English - Turkish
Definition of present participle of stun in English Turkish dictionary
- stunning
- {s} çekici
Gerçekten çekici görünüyorsun.
-You really do look stunning.
- stunning
- {s} çok güzel, harika, enfes
- stunning
- (Tıp) siderant
- stunning
- sersemletme
- stunning
- hoş
- stunning
- çok çekici
- stunning
- {f} sersemlet
- stunning
- {i} sersemletici
- stunning
- güzel
O şaşırtıcı bir şekilde güzeldi.
-She was stunningly beautiful.
Alice çok güzel bacaklara sahip.
-Alice has stunning legs.
- stunning
- {s} müthiş
- stunning
- harika
- stunning
- fevkalade
- stunning
- {s} hayret verici
- stunning
- {s} çarpıcı
Koreograf çarpıcı bir dans rutini yarattı.
-The choreographer created a stunning dance routine.
O elbise onun üzerinde çarpıcı görünüyor.
-That dress looks stunning on her.
- stunning
- {s} nefis
- stunning
- bayılt/sersemlet
- stunning
- {s} serseme çeviren
- stunning
- müstesna
- stunning
- stunninglyinsanın aklını başımdan alacak surette
Related Terms
English - English
Definition of present participle of stun in English English dictionary
- stunning
present participle of stun
Hyphenation
pres·ent par·ti·ci·ple of stunPronunciation
Resimler
History
Favorites