English - Turkish
Definition of present participle of dance in English Turkish dictionary
- dancing
- {i} dans etme
O, müzikten çok daha fazla dans etmeyi seviyor.
-He likes dancing, much more music.
O, bütün gece diskoda dans etmeye devam etti.
-She kept dancing at the disco all night.
- dancing
- {i} dans
O, müzisyenlik ve dansçılık dersleri alıyor; yüzme ve tenis derslerini saymıyorum.
-She takes singing and dancing lessons, not to mention swimming and tennis lessons.
Her hafta Pazartesi ve Salı günleri piyano eğitimi, Çarşamba ve Cuma günleri dans.
-Every week I study piano on Monday and Tuesday, and dancing on Wednesday and Friday.
- dancing
- dans (etme)
- dancing
- {f} danset
Onun canı dansetmek istedi.
-She felt like dancing.
- dancing
- {i} oynama
Related Terms
English - English
Definition of present participle of dance in English English dictionary
- dancing
present participle of dance
Hyphenation
pres·ent par·ti·ci·ple of dancePronunciation
Resimler
Favorites