I want to practice with you.
 - Seninle pratik yapmak istiyorum.
It takes years of practice to play the piano well.
 - Piyanoyu iyi çalmak için, yıllarca pratik yapmak gerekir.
I want to practise my English.
 - İngilizcemi pratik yapmak istiyorum.
He usually wants to practise his English on me.
 - O genellikle İngilizcesini benim üzerimde pratik yapmak istiyor
He used every chance to practice English.
 - İngilizceyi pratik yapmak için her fırsatı kullandı.
I want to practice with you.
 - Seninle pratik yapmak istiyorum.
Tom practised his speech in front of the mirror.
 - Tom, konuşmasını aynanın karşısında pratik yaptı.
He usually wants to practise his English on me.
 - O genellikle İngilizcesini benim üzerimde pratik yapmak istiyor
I want to practise my English.
 - İngilizcemi pratik yapmak istiyorum.
I practiced every day.
 - Her gün pratik yaptım.
Andy must have practiced very hard.
 - Andy çok sıkı pratik yapmış olmalı.
Can you practice Japanese with me?
 - Benimle Japonca pratik yapar mısın?
Tom told Mary to practice her tuba somewhere else.
 - Tom Mary'ye tubasını başka bir yerde pratik yapmasını söyledi.