pratik yapmak

listen to the pronunciation of pratik yapmak
Türkisch - Englisch
{f} practice

He used every chance to practice English. - İngilizceyi pratik yapmak için her fırsatı kullandı.

I want to practice with you. - Seninle pratik yapmak istiyorum.

practise

I want to practise my English. - İngilizcemi pratik yapmak istiyorum.

He usually wants to practise his English on me. - O genellikle İngilizcesini benim üzerimde pratik yapmak istiyor

dust off
to practice

Tom showed up late to practice yesterday. - Tom dün pratik yapmak için geç geldi.

He used every chance to practice English. - İngilizceyi pratik yapmak için her fırsatı kullandı.

to practise, to practice
pratik yapma
practicing
pratik yap
{f} practised

Tom practised his speech in front of the mirror. - Tom, konuşmasını aynanın karşısında pratik yaptı.

pratik yap
{f} practise

I want to practise my English. - İngilizcemi pratik yapmak istiyorum.

Tom practised his speech in front of the mirror. - Tom, konuşmasını aynanın karşısında pratik yaptı.

pratik yap
{f} practiced

Andy must have practiced very hard. - Andy çok sıkı pratik yapmış olmalı.

Tom practiced every day at home. - Tom her gün evde pratik yaptı.

pratik yap
{f} practice

Tom told Mary to practice her tuba somewhere else. - Tom Mary'ye tubasını başka bir yerde pratik yapmasını söyledi.

Andy must have practiced very hard. - Andy çok sıkı pratik yapmış olmalı.

pratik yapmak
Favoriten