plaj

listen to the pronunciation of plaj
Turkish - English
beach

We spent the entire day on the beach. - Bütün günü plajda geçirdik.

They went to the beach. - Onlar plaja gittiler.

seaside place
sands
seaside resort
plage
bathing beach
beach, bathing beach
sand

The sand on the beach was white. - Plajdaki kum beyazdı.

Tom likes being on the beach mostly because it gives him an opportunity to practice making sand stoats. - Tom ona kum gelincikler yapmayı pratik yapmaya bir fırsat verdiği için çoğunlukla plajda olmayı seviyor.

watering
plaj kumu
beach sand
plaj şemsiyesi
parasol
plaj sandalyesi
beach chair
plaj çantası
beach bag
plaj arabası
dune-buggy
plaj arabası
beach buggy
plaj arabası
beach-buggy
plaj gerisi kumulu
(Askeri) fore dune
plaj gezintisi
prom
plaj giyisisi
(Tekstil) beachwear
plaj havlusu
(Tekstil) beach towel
plaj kıyafeti
beach wear
plaj manyağı
beach bum
plaj mesahası
(Askeri) administrative beach survey
plaj pikniği
clambake
plaj sahası
beach area
plaj terliği
aqua sock
plaj topu
beachball
plaj topu
beach ball
plaj turizmi
(Turizm) beach tourism
plaj voleybolu
beach volley
kumlu plaj
(Askeri) sandy beach
düz plaj
(Askeri) straight beach
Turkish - Turkish
Kumla
Deniz banyosu için düzenlenmiş genellikle kumluk alan, kumsal, deniz hamamı: "Plajlarda sesin, mavi suların içine gömülmek, çam altlarında uyku çekmek dururken nereye gideceğiz?"- S. F. Abasıyanık
deniz hamamı
plaj
Favorites