kumla

listen to the pronunciation of kumla
Turkish - English
sandy beach; sandy place
sandbank, sandy place
kum
{i} sand

The sand on the beach was white. - Plajdaki kum beyazdı.

Tom filled the wheelbarrow with sand. - Tom el arabasını kum ile doldurdu.

kumla kaplamak
sand
kum
dirt
kum
rocker
kum
grit
kumlamak
blast
kum
of sand
kum
to sand
kum
sand for
kum
sand; gravel
kum
gravel (in the kidneys)
kum
hard granules (in fruits such as pears or quinces)
kum
gravel

The long coastline of the city contains sand and gravel. - Kentin uzun kıyı şeridi kum ve çakıl içerir.

kum
aggregate
kumlamak
sand
kumlamak
to sand
Turkish - Turkish
Kumluk yer, geniş kumsal, plaj
Güneş banyosu yapmak için düzenlenmiş kumsal
Kumluk yer
plaj
KUM
(Osmanlı Dönemi) (KUMİ) (Kavm. den) Kalk (mânasına emir
Kum
mim
Kum
(Osmanlı Dönemi) DI'S
kum
iran'da, şiiliğin merkezi olan kent
kum
Vücuttaki bezlerin, özellikle böbreğin ürettiği ince ve katı tanecikler
kum
Silisli kütlelerin, kayaların, doğal etkenlerle parçalanarak ufalanmasından oluşan ufak, sert taneciklerin bütünü: "Çocuklar kumdan bir fırın yaparak oynuyorlardı."- M. Ş. Esendal
kum
Silisli kütlelerin, kayaların, doğal etkenlerle parçalanarak ufalanmasından oluşan ufak, sert taneciklerin bütünü
kum
Armut, ayva gibi meyvelerin etli bölümlerindeki sert tanecikler
kum
Armut, ayva gibi bazı meyvelerin etli bölümlerindeki sert tanecikler
kum
Meriç ırmağı deltasında, birçok kuş türünü barındıran ve tabiatı koruma alanı kapsamına alınan bir göl
kum
Armut, ayva gibi bazı meyvelerin etli bölümdeki sert tanecikleri
kum
Silisli kütlelerin, kayaların, doğal etkenlerle parçalanarak ufalanmasından oluşan, deniz kıyısı, dere yatağı vb. yerlerde çok bulunan, ufak, sert tanecikler
kumlamak
Kumla kaplamak veya kum dökmek
kumla
Favorites