Onun konu ile ilgili olmadığını söylemeye nasıl cesaret edersin!
 - How dare you say that's not relevant!
İlgili belgelerin yığınını incelerken gerçeği öğrendiler.
 - They found out truth while examining a pile of relevant documents.
Onun konu ile ilgili olmadığını söylemeye nasıl cesaret edersin!
 - How dare you say that's not relevant!
Onun fikrinin konu ile ilgili olduğunu düşünmüştüm.
 - I thought his opinion was relevant.
Teorik bir bakış açısından, Peterson'un tartışması bizim tartışmayla doğrudan alakalıdır.
 - From a theoretical point of view, Peterson's argument is directly relevant to our discussion.
Yorumlar konuyla alakalı olmalıdır.
 - Comments must be relevant to the topic.
Bu, amaca uygun olabilir.
 - This may be relevant.
Ben neyin uygun olduğunu bilirim.
 - I know what's relevant.
Bu artık uygun değil.
 - This is no longer relevant.