Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır.
 - Death is an integral part of life.
Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.
 - Music is an important part of my life.
Onun bazı kısımları üzerinde anlaşamadı.
 - They could not agree on some parts of it.
Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi.
 - In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country.
Parti Mac tarafından organize edildi.
 - The party was organized by Mac.
Onların tarafında bir hataydı.
 - It was a mistake on their part.
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
 - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Kısmen sizinle aynı fikirdeyim.
 - I partly agree with you.
Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
 - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
Yarın partiye gelecekmisin?
 - Will you come to the party tomorrow?
Tom zaten görevini yaptı.
 - Tom has already done his part.
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
 - I try to do my part to help the community.
Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum.
 - I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.
Japonca öğrenmenin zor yanı nedir?
 - What is the hard part of learning Japanese?
Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim.
 - I will love you for better for worse till death us do part.
İş ortakları olarak on yıl sonra, yollarını ayırmaya karar verdiler.
 - After ten years as business partners, they decided to part ways.
O, evinden ayrılmak istemedi.
 - He didn't want to part with his house.
Ondan ayrılmak zorunda olduğu gün sonunda geldi.
 - The day came at last when he had to part from her.