Bu fabrika, otomobil parçaları üretmektedir.
 - This factory manufactures automobile parts.
Anne pastayı üç parçaya böldü.
 - Mother divided the cake into three parts.
Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi.
 - In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country.
Bu teori üç kısımdan oluşur.
 - This theory consists of three parts.
Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu.
 - The police regarded him as a party to the crime.
Üçüncü bir taraf olarak pozisyon almaya niyetliyim.
 - I intend to take my position as a third party.
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
 - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Tom onun kısmen hatası olduğunu kabul etti.
 - Tom admitted that it was partially his fault.
Yarın partiye gelecekmisin?
 - Will you come to the party tomorrow?
Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
 - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
Görevimi yapmayı planlıyorum.
 - I plan on doing my part.
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
 - I try to do my part to help the community.
Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi?
 - Who was at the party beside Jack and Mary?
Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
 - The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
İş ortakları olarak on yıl sonra, yollarını ayırmaya karar verdiler.
 - After ten years as business partners, they decided to part ways.
Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim.
 - I will love you for better for worse till death us do part.
O, evinden ayrılmak istemedi.
 - He didn't want to part with his house.
Ondan ayrılmak zorunda olduğu gün sonunda geldi.
 - The day came at last when he had to part from her.