otorite

listen to the pronunciation of otorite
Turkish - Turkish
Siyasi veya idari güç
Yaptırma ya da yasak etme gücü
Yaptırma veya yasak etme, emretme, itaat ettirme hakkı veya gücü, yetke, sulta, velâyet
Çalışmalarıyla kendini kabul ettirmiş, başarılı kimse
Siyasi veya idari güç. Çalışmalarıyla kendini kabul ettirmiş, başarılı kimse
Yaptırma veya yasak etme, emretme, itaat ettirme hakkı veya gücü, yetke, sulta, velayet: "Sakarya zaferi ile gazi ve müşir Mustafa Kemal Paşa tam otoritesini elde etmiştir."- F. R. Atay
yetke
OTORİTE
(Osmanlı Dönemi) Muhakemeleri veya doktrini umumiyetle doğru olarak kabul edilen ve bir sahada derinleşmiş olan şahıs veya eser
OTORİTE
(Hukuk) Yetki; egemenliği kullanma, buyurma kudreti
OTORİTE
(Osmanlı Dönemi) İdari veya siyasi iktidar
OTORİTE
(Osmanlı Dönemi) Fr. Kumanda etme hakkı, itaat ettirme iktidarı
English - Turkish

Definition of otorite in English Turkish dictionary

bağımsız idari otorite
(Kanun) Hem siyasi iktidarlardan hem de sermaye gruplarından bağımsız olarak faaliyet gösteren, mali ve idari özerkliği bulunan Telekomünikasyon kurumu, rekabet kurulu gibi otoriteler
otorite
Favorites