Ateşin kökeni bilinmemektedir.
- The origin of the fire is unknown.
Kökeni ne olursa olsun, Sevgililer Günü'nün uzun ve romantik bir öyküsü vardır.
- Whatever the origin is, Valentine's Day has had a long and romantic history.
Balıkçı ürünlerinin menşeini ve tazeliğini garanti eder.
- The fishmonger guarantees the origin and freshness of his products.
Değişiklik olsun diye özgün ol.
- Be original for a change.
Özgünlük sadece klişelerin yeni bir kombinasyonudur.
- Originality is merely a new combination of clichés.
Bu kitap aslen Fransızca yazılmıştı.
- This book was originally written in French.
Bu gitar aslen Tom'a aitti.
- This guitar originally belonged to Tom.
Bu şiir, orijinal olarak Fransızca yazılmıştır.
- This poem was originally written in French.
Tondaki ince farklar orijinali fotokopiden ayırt eder.
- Subtle differences in tone discriminate the original from the copy.
Normanlar asıl dillerini bıraktılar.
- The Normans abandoned their original language.
Ali, Mevlana'nın Mesnevisini asıl metninden okuyabilmek için Farsça öğrendi.
- Ali learnt the Persian language to be able to read the The Mathnawi of Jalaluddin Rumi in original text.
Ali, Mevlana'nın Mesnevisini asıl metninden okuyabilmek için Farsça öğrendi.
- Ali learnt the Persian language to be able to read the The Mathnawi of Jalaluddin Rumi in original text.
Normanlar asıl dillerini bıraktılar.
- The Normans abandoned their original language.
Ben başka bir iş yapmak için başlangıçta işe alındım.
- I was hired originally to do another job.
Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi.
- Originally, Abraham Lincoln wanted all slaves to be deported to Africa or the Caribbean.
Şu an Helsinki'de yaşıyorum ama aslında Kuopioluyum.
- I now live in Helsinki, but I'm originally from Kuopio.
Sanıyorum aslında düşündüğümden çok daha fazlasına ihtiyacımız var.
- I think we need a lot more than I originally thought.
Rusça'da yabancı kökenli isimler genellikle bütünleşmeye dayanamaz.
- In Russian, nouns of foreign origin generally don't succumb to integration.
Demokrasi Antik Yunanistan kökenlidir.
- Democracy originated in Ancient Greece.
Balıkçı ürünlerinin menşeini ve tazeliğini garanti eder.
- The fishmonger guarantees the origin and freshness of his products.
Ben başka bir iş yapmak için başlangıçta işe alındım.
- I was hired originally to do another job.
Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi.
- Originally, Abraham Lincoln wanted all slaves to be deported to Africa or the Caribbean.
Değişiklik olsun diye özgün ol.
- Be original for a change.
Biri diğerinden çok daha canlı olduğundan, orijinal ve kopya kolayca ayırt edilirler.
- The original and the copy are easily distinguished since the one is much more vivid than the other.
Tondaki ince farklar orijinali fotokopiden ayırt eder.
- Subtle differences in tone discriminate the original from the copy.
Çok müstesna bir şahsiyetsin.
- You are an original masterpiece.
Ben başka bir iş yapmak için başlangıçta işe alındım.
- I was hired originally to do another job.
Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi.
- Originally, Abraham Lincoln wanted all slaves to be deported to Africa or the Caribbean.
O, cazın Amerika'daki doğuşunu araştırıyor.
- He is studying the origin of jazz in America.
Bu söylentiler nereden kaynaklandı?
- Where did such rumors originate?
Bu alıntıların nereden kaynaklandığını bilmeliyim.
- I must know where these quotations originate.
Ateşin kökeni bilinmemektedir.
- The origin of the fire is unknown.
Milliyetim Fransız ama Vietnam kökenliyim.
- I have French nationality but Vietnamese origins.
Bu gelenek Çin'den kaynaklanır.
- This tradition originates from China.
Yangın dikkatsizlikten kaynaklanıyordu.
- The fire originated from carelessness.
Cadılar Bayramı aslında bir Kelt festivaliydi.
- Halloween was originally a Celtic festival.
Aslını remiksten daha çok seviyorum.
- I like the original better than the remix.
Şimdi yaptığım iş yaratıcılık gerektirir.
- The work I'm doing now requires originality.
Tondaki ince farklar orijinali fotokopiden ayırt eder.
- Subtle differences in tone discriminate the original from the copy.
Orijinal plan hakkında ne düşünüyorsun?
- What do you think of the original plan?
Leyla ilk başta cinayete teşebbüsle suçlanıyordu. Cinayet değil.
- Layla was originally charged with conspiracy to commit murder. Not murder.
Buranın ilk insanları kimlerdi?
- Who were the original people here?
Bu şiir, orijinal olarak Fransızca yazılmıştır.
- This poem was originally written in French.
Bu hikaye orijinal olarak Fransızca yazıldı.
- This story was originally written in French.
The paper contains a number of original ideas about color perception.
Parker was one of the original bebop players.
This recording is by the original broadway cast.
This manuscript is the original.
You’re an original.
... really represent modifications of the original fish body plan. ...
... compared to the original Android platform Maps API. ...