He is studying the origin of jazz in America.
- O, cazın Amerika'daki doğuşunu araştırıyor.
Tom's grandchildren were playing with the nativity set figures.
- Tom'un torunları, doğuştan gelen figürlerle oynamaktaydı.
Nativity scenes commemorate the birth of Jesus.
- Doğuş sahneleri İsa'nın doğumunu anıyor.
She is an American by birth.
- O, doğuştan bir Amerikalıdır.
She has been blind from birth.
- O, doğuştan görme özürlüdür.
The death of her husband was her rebirth.
- Kocasının ölümü onun yeniden doğuşuydu.
My water broke on the evening of the predicted birth date.
- Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi..
No one can have three different birth dates.
- Hiç kimsenin üç farklı doğum tarihi olamaz.
Life would be infinitely happier if we could only be born at the age of eighty and gradually approach eighteen.
- Sadece seksen yaşında doğabilseydik ve yavaş yavaş on sekiz yaşına varabilseydik, yaşamımız çok daha mutlu olurdu.
Be born, get married, and die; always bring money.
- Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.
Tomorrow's my birthday.
- Yarın benim doğum günüm.
Yesterday was my seventeenth birthday.
- Dün onyedinci doğumgünümdü.