of recent origin; having taken place recently

listen to the pronunciation of of recent origin; having taken place recently
English - Turkish

Definition of of recent origin; having taken place recently in English Turkish dictionary

new
acemi

Aman tanrım, bir acemi aldı beni. - Oh my god, a newbie owned me!

new
yeni olarak
new
taze

Her şey taze ve yeni. - Everything's fresh and new.

new
yaş

Ne kadar yaşlanırsan, yeni bir dili öğrenmek o kadar zor olur. - The older you get, the more difficult it becomes to learn a new language.

Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar. - Older people are often afraid of trying new things.

new
new town önceden düzenlenmiş plana göre kurulmuş şehir banliyösü
new
{s} yeni

Bu kasetçalar yeni değil. - This tape recorder is not new.

Yeni Zelanda'da, halk İngilizce konuşur. - They speak English in New Zealand.

new
taz

Her şey taze ve yeni. - Everything's fresh and new.

new
görülmemiş
new
Yeni Ahit

Hiç Yeni Ahit'i okudun mu? - Have you ever read the New Testament?

new
New World Yeni
new
tazelenmiş
new
yeni çıkmış

Yumurtadan yeni çıkmış yavru kuşlar çok tüylü idi. - The newly hatched baby birds were way too feathery.

new
{s} keşfedilmemiş
new
new moon yeni ay
new
New Testament İncili Şerif
new
yeni keşfolunmuş
new
alışılmamış
new
(sıfat) modern, yeni, keşfedilmemiş, acemi, taze
English - English
new

Did you see the new King Lear at the theatre?.

of recent origin; having taken place recently
Favorites