Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.
 - Flowers and trees need clean air and fresh water.
Taze ıstakozun görünüşü iştahımı açtı.
 - The sight of fresh lobster gave me an appetite.
O balık tatlı suda yaşar.
 - That fish lives in fresh water.
Yaşam tarzınıza dikkatle bir göz atın.
 - Take a fresh look at your lifestyle.
Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
 - Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
Bana karşı küstahlık yapma.
 - Don't be fresh to me.
Ben taze pişmiş ekmek kokusu seviyorum.
 - I love the smell of freshly baked bread.
Bu dükkâna her ne zaman gitsem, taze pişmiş taiyaki kekleri satıyorlar.
 - Whenever I go to this store, they're selling freshly baked taiyaki cakes.