Gençken yeni bir dil öğrenmek daha kolay.
- It's easier to learn a new language when you are young.
Genç hayvanlar hızla yeni bir çevreye uyum sağlarlar.
- Young animals adapt quickly to a new environment.
Gençler, kendilerini bir şeye yaşlı insanlardan daha çabuk adapte ederler.
- Young people adapt themselves to something sooner than old people.
Gençler yaşlılara saygı göstermeliler.
- The young should respect the old.
Gençlik günlerimde, ben de onu düşündüm.
- I thought that as well, in my younger days.
O şarkıyı duyduğumda, gençlik günlerimi hatırlarım.
- When I hear that song, I remember my younger days.
O sağlam genç bir adam.
- He is a robust young man.
John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.
- John is not as old as Bill; he is much younger.
Kanguruların yavrularını taşımak için garip bir yöntemi var.
- Kangaroos have a strange method of carrying their young.
Bazı hayvanlar yavrularını yerler.
- Some animals eat their young.
Sam Tom'dan iki yaş küçük.
- Sam is two years younger than Tom.
Küçük erkek kardeşim TV izliyor.
- My younger brother is watching TV.