Turkish - English
Definition of nesil in Turkish English dictionary
- generation
The same thing holds good for the younger generation.
-Aynı şey daha genç nesil için söylenebilir.
If it were not for books, each generation would have to rediscover for itself the truths of the past.
-Kitaplar olmasaydı, her nesil kendisi için geçmişin gerçeklerini yeniden keşfetmek zorunda kalacaktı.
- breed
- lineage
- strain
- extract
- pedigree
- descendants
- loins
- posterity
A cultural heritage is handed down to posterity.
-Kültürel miras gelecek nesillere aktarılır.
- stock
- extraction
- parentage
- flesh and blood
- descent
- line (of a family), race
- progeny, offspring
- generation; descendants
- issue
- race
- birth
- generation (group of people)
- blood line
- bloodline
- flesh
- nesil kopukluğu
- generation gap
- nesil farkı
- generation gap
- (genetik) nesil değişimi
- (Biyoloji) alternation of generations
- genç nesil
- rising generation
- yeni nesil
- rising generation
- yeni nesil
- the rising generation
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of nesil in Turkish Turkish dictionary
- Göbek, kuşak
- Göbek, kuşak: "Bu nesil öyle zamanlar geçirdi ki doğduğuna lanet etti."- F. R. Atay
- Döl
- Hayvanlarda döl
- NESİL
- (Osmanlı Dönemi) Kazıldığında çıkan kuyu toprağı