muhakkak!

listen to the pronunciation of muhakkak!
Turkish - English
certainly
preciseness
be sure
surely

You're not the first person to tell me that, and surely you're not the last. - Sen bunu bana anlatan ilk kişi değilsin, muhakkak son kişide değilsin.

Surely you told somebody. - Muhakkak birine söyledin.

no doubt
without fail
certainty
absolute
(Politika, Siyaset) decisively
decidedly
incontrovertible
sure

You're not the first person to tell me that, and surely you're not the last. - Sen bunu bana anlatan ilk kişi değilsin, muhakkak son kişide değilsin.

Surely you told somebody. - Muhakkak birine söyledin.

indubitable
definitively
certain
assuredly
ay
necessarily

The art of modern warfare does not necessarily require soldiers to be armed to the teeth to be effective as combatants. - Modern savaş sanatı dövüşçüler gibi etkili olmak için tepeden tırnağa silahlandırılacak askerleri muhakkak gerektirmez.

You don't necessarily have to go to the airport to reconfirm your plane reservation. - Uçak rezervasyonunu teyit etmek için muhakkak havaalanına gitmek zorunda değilsin.

unassailable
sure to be
infallible
certain, sure
sure enough
sure as death
doubtless
certainly, undoubtedly
absolutely
safe
certain, sure; certainly, surely
precise
sureenough
distinct
to be sure
unfailing
emphaticical
unfailingly
decided
positive
necessary
Turkish - Turkish
Her hâlde, ne olursa olsun, kesinlikle: "Eski terbiyeyi bilmesi de muhakkak tesirli oluyordu."- R. H. Karay
(Osmanlı Dönemi) (A) (Hakk. dan) Hakikatı ve gerçeği belli olmuş. Tahkik edilmiş. Doğru
Doğruluğu, gerçekliği kesin olarak bilinen, gerçekliği kesinleşmiş: "Muhakkak olan bir şey varsa, herkese benzemediği idi."- H. Taner
(Osmanlı Dönemi) Mutlaka ne olursa olsun
Her hâlde ne olursa olsun, kesinlikle
Doğruluğu, gerçekliği kesin olarak bilinen, gerçekliği kesinleşmiş
(Osmanlı Dönemi) hakikatı ve gerçeği belli olmuş, doğru