O, hatalarını kolayca kabul edecek bir adam değildir.
- He is not a man to admit his mistakes easily.
O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
- She catches colds easily.
Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
- I can easily wait till tomorrow.
Tom'u kolaylıkla tanıyabilirsin çünkü o çok uzun.
- You can easily identify Tom because he is very tall.
Onlar kolaylıkla parçalamadı.
- They did not break apart easily.
İnsanlar genelde banliyölerde rahatça yaşamaktadır.
- People often live comfortably in the suburbs.
Rahatça oturuyor musun?
- Are you sitting comfortably?
Constance can learn three languages at the same time with ease!
- Constance kann mit Leichtigkeit drei Sprachen zugleich lernen.
She finished the job with ease.
- Sie hat den Job mit Leichtigkeit erledigt.