miras kalan

listen to the pronunciation of miras kalan
Turkish - English
inherited

Dan didn't want to be taxed on the land he inherited from his mother. - Dan annesinden miras kalan arazi üzerinde vergilendirilmek istemiyordu.

Tom bought an engagement ring for Mary with money he inherited from his grandfather. - Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.

{i} hand down
miras kalan kimse
(Kanun) legatee
miras kalan mimse
legatee
miras kalan varlık
hereditament
miras kalan şey
remainder
miras olarak kalan
(Kanun) hereditary
kendisine miras kalan şahıs
(Kanun) heir
miras olarak kalan
inheritable
miras kalan
Favorites