miktarında

listen to the pronunciation of miktarında
Turkish - English
amounting
present participle of amount
miktar
number

Tom's computer crashed and he lost a number of important documents. - Tom'un bilgisayarı çöktü ve o bir miktar önemli belgeleri kaybetti.

A number of books were stolen. - Bir miktar kitap çalındı.

miktar
quantity

However, the quantity was not correct. - Ancak, miktar doğru değildi.

It is quality, not quantity that counts. - Önemli olan miktar değil kalitedir.

miktar
amount

It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere. - O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.

The amount of smoke that comes out of an electronic cigarette isn't bad at all. - Elektronik sigaradan çıkan duman miktarı hiç fena değil.

miktar
{i} supply

We have a plentiful supply of water. - Bol miktarda suyumuz var.

Between meals, he usually manages to stow away a generous supply of candy, ice cream, popcorn and fruit. - Yemekler arasında genellikle bol miktarda şekerleme, dondurma, patlamış mısır ve meyve yiyebiliyor.

miktar
deal

The project requires a great deal of money. - Proje büyük miktarda para gerektiriyor.

I can get you a deal. - Sana bir miktar alabilirim.

miktar
quantum
miktar
gage
miktar
body

A human body consists of a countless number of cells. - Bir insan vücudu sayısız miktarda hücreden oluşur.

miktar
abundance
miktar
(Bilgisayar) amounts are in
miktar
ration
miktar
(Bilgisayar) qty
miktar
extent

I accept what you say to some extent. - Söylediğini bir miktar kabul ediyorum.

miktar
doorbell
miktar
quantities

Today’s spacecraft use rockets and rockets use large quantities of propellant. - Bugünün uzay araçları roketler kullanıyor ve roketler büyük miktarda itici yakıt kullanıyor.

Daffodils contain a toxic alkaloid that may even be lethal when ingested in high quantities. - Fulyalar, yüksek miktarlarda yutulduğu zaman öldürücü bile olabilen zehirli bir alkali madde içerir.

miktar
content

Bananas are slightly radioactive due to their potassium content. - Muzlar potasyum içeriğinden dolayı az miktarda radyoaktiftirler.

miktar
(Kanun) bulk
miktar
quantite
miktar
yield
miktar
redundance
miktar
(Ticaret) measures
miktar
stock
miktar
level
miktar
(Kanun) consideration
miktar
dose
miktar
lot

Tom taught Mary a lot of useful French. - Tom Mary'ye çok miktarda faydalı Fransızca öğretti.

Australia exports a lot of wool. - Avustralya çok miktarda yün ihraç etmektedir.

miktar
bit
miktar
measure

Harvard scientists have measured the amount of male hormone in the saliva of 58 single and married men with or without children. - Harvard'ın bilim adamları, çocuk sahibi olan veya olmayan 58 bekâr ve evli erkek tükürüğündeki erkek hormon miktarını ölçtü.

miktar
{i} proportion

You get paid in proportion to the amount of the work you do. - Yaptığınız işin miktarı ile orantılı olarak para alırsınız.

miktar
quantity, amount; extent
miktar
quantitative
miktar
sum

He realized a large sum by the sale of the plantation. - O ekili alanın satışını büyük miktarda gerçekleştirdi.

He demanded a large sum of money from me. - O, benden büyük miktarda para talep etti.

miktar
dosage (of a medicine)
miktar
quantity, amount, number
miktar
portion, part; group
miktar
quanta
miktar
portion
miktar
{i} volume

The river carries a huge volume of water. - Nehir çok büyük miktarda su taşır.

miktar
smart
Turkish - Turkish

Definition of miktarında in Turkish Turkish dictionary

miktar
Bir şeyin ölçülebilen, sayılabilen veya azalıp çoğalabilen durumu, nicelik
Miktar
misil
Miktar
(Osmanlı Dönemi) GIRAR
Miktar
(Osmanlı Dönemi) TAVIR
Miktar
(Osmanlı Dönemi) ZEVV
Miktar
(Osmanlı Dönemi) NAHV
Miktar
(Osmanlı Dönemi) SECİHA
Miktar
(Osmanlı Dönemi) ZÜHA'
Miktar
(Osmanlı Dönemi) NÜHA
miktar
Ölçü
miktar
Bir şeyin ölçülebilen, sayılabilen veya azalıp çoğalabilen durumu, nicelik. Ölçü