makina

listen to the pronunciation of makina
Turkish - English

Definition of makina in Turkish English dictionary

makine
machine

Who invented this machine? - Bu makineyi kim icat etti?

I bought myself this superfast popcorn machine as a Christmas present. - Bir Noel hediyesi olarak kendime bu çok hızlı patlamış mısır makinesini aldım.

makina mühendisi
mechanical engineer
makina mühendisi
See: makine mühendisi
makina mühendisliği
mechanical engineering
makina parçası
machine part
makina teknikeri
machine technician
makine
{i} motor

This machine is driven by a small motor. - Bu makine küçük bir motor tarafından çalıştırılıyor.

This machine is driven by a small electric motor. - Bu makine, küçük bir elektrik motoru ile çalıştırılır.

makine
(Bilgisayar) host
makine
enginery
makine
(Askeri) wind sail
makine
apparatus
makine
contraption
makine
car

I saw a soldier carrying a flamethrower. - Alev makinesi taşıyan bir asker gördüm.

A car, an airplane, and a computer are all machines. - Bir araba, bir uçak ve bir bilgisayar hepsi makinedir.

makine
press

Press this button to start the machine. - Makineyi çalıştırmak için bu butona basın.

makine
gadget
makinalar
machinery
makinalar
machineries
makinalar
enginery
makine
mechanism, workings; engine, motor
makine
machine, device, contraption; machinery; engine; car
makine
(Konuşma Dili) sewing machine
makine
device

This machine doesn't have a safety device. - Bu makinede bir güvenlik aygıtı yok.

makine
slang pistol
makine
prov. car
makine
engine

A steam engine is a machine by means of which heat is transformed into work. - Bir buhar makinesi onun vasıtasıyla ısının işe dönüştürüldüğü bir makinedir.

After long consideration, Beth decided to major in mechanical engineering. - Uzun düşündükten sonra, Beth makine mühendisliği konusunda uzmanlaşmaya karar verdi.

makine
automaton
Turkish - Turkish
bakınız makine
makine
Herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmek, belli bir güçten yararlanarak bir işi yapmak veya etki oluşturmak için çarklar, dişliler ve çeşitli parçalardan oluşan düzenekler bütünü: "Tıraş makineleri ile usturalar çekmecelerde dururdu."- N. Cumalı
makine
Herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmek ya da belli bir etki oluşturmak için birleştirilmiş aletler bütünü
makine
Bir alet veya taşıtın hareket etmesini sağlayan mekanizması
makine
Araba, otomobil
makina
Favorites