Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
- He needed more time to complete the task.
En kısa sürede onu tamamlamak zorundayım.
- I have to complete it as soon as possible.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Tamamen işine dalmıştı.
- He was completely absorbed in his work.
Prosedür doğru ve eksiksiz yürütülmelidir.
- The procedure must be executed correctly and completely.
Sami polislere eksiksiz bir sahte hikaye anlattı.
- Sami told cops a complete fake story.
Numarayı tamamıyle unuttum.
- I completely forgot the number.
Amcam hastalığından tamamıyla kurtuldu.
- My uncle has completely recovered from his illness.
Aylar süren müzakerelerin ardından, barış antlaşması tamamlandı.
- After months of negotiations, the peace treaty was completed.
Çalışma neredeyse tamamlandı.
- The work has been almost completed.
Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
- He needed more time to complete the task.
Yazdan önce onu tamamlamalıydım.
- I should have completed it before summer.
Albüm önümüzdeki Temmuz ayına kadar tamamlanmış olacak.
- The album will have been completed by next July.
Yeni köprü, marta kadar tamamlanmış olacak.
- The new bridge will have been completed by March.