maaşsız

listen to the pronunciation of maaşsız
Turkish - English
unsalaried
{s} unpaid, not receiving a salary
maaş
wage

Next year, the wages do increase, but most of the increase will disappear due to inflation. - Gelecek yıl maaşlara zam yapılacak ama enflasyon yüzünden zammın çoğu eriyecek.

I spent all my wages in one day. - Ben bütün maaşımı bir günde harcadım.

maaş
salary

My salary doesn't allow us to live extravagantly. - Benim maaşım bizim müsrifçe yaşamamıza izin vermez.

Tom advanced Mary two week's salary. - Tom Mary'ye iki haftalık maaş avansı verdi.

maaş
pay

What are you going to do with your first pay? - İlk maaşın ile ne yapacaksın?

Tom deserves the salary we pay him. - Tom ona ödediğimiz maaşı hak ediyor.

maaş
(Ticaret) wages

I try to save 10% of my wages each month. - Her ay maaşımın %10'unu biriktirmeye çalışırım.

I paid his wages on the spot. - Maaşını hemen ödedim.

maaş
emolument
maaş
allowance
maaş
{i} earnings
maaş
{i} compensation
maaş
stipend
maaş
payment
maaş
salary, stipend, pay, payment, screw; pension
Turkish - Turkish
Aylıksız
MAAŞ
(Osmanlı Dönemi) Geçinilecek şey. Yaşayış. Aylık para
maaş
Aylık