They have enough capital to establish another factory.
- Onlar başka bir fabrika kurmak için yeterli sermayeye sahip.
We should do our utmost to establish world peace.
- Dünya barışını kurmak için elimizden geleni yapmalıyız.
I haven't found a good place to pitch our tent yet.
- Henüz çadırımızı kurmak için iyi bir yer bulmadık.
Please let me know immediately if you would like to set up an area of the conference room for your products.
- Ürünlerin için bir konferans salonu sahası kurmak istiyorsan lütfen bana hemen bildir.
This looks like a good spot to set up camp.
- Bu, kamp kurmak için iyi bir yere benziyor.
As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.
- O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
Layla was charged with conspiracy to commit murder.
- Leyla cinayet işlemek için komplo kurmakla suçlanıyordu.
Layla was charged with conspiracy for bank robbery.
- Layla banka soygunu için komplo kurmakla görevlendirildi.
They have enough capital to put up another factory.
- Onlar başka bir fabrika kurmak için yeterli sermayeye sahip.
The new president wants to build up the army.
- Yeni başkan ordu kurmak istiyor.
Tom is ready to settle down and start a family.
- Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.
I want to start a family.
- Ben bir aile kurmak istiyorum.
As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.
- O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
It took a long time and a lot of money to build this factory.
- Bu fabrikayı kurmak, uzun bir zamana ve bir sürü paraya mal oldu.
Whose idea was it to pitch the tent here?
- Çadırı buraya kurmak kimin fikriydi?
This is a good place to pitch our tent.
- Bu, çadırımızı kurmak için iyi bir yer.
In this corner of the room I'd like to put a house-plant.
- Odanın bu köşesinde bir sera kurmak isterim.
They have enough capital to put up another factory.
- Onlar başka bir fabrika kurmak için yeterli sermayeye sahip.
A fund was launched to set up a monument in memory of the dead man.
- Ölü bir adamın anısına bir anıt kurmak için bir fon başlatıldı.
It took us half an hour to set up the tent.
- Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.
Traditionally, men were expected to take the lead in courtship.
- Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.
Feel free to contact me.
- Benimle irtibat kurmaktan çekinme.
We've got to contact Tom.
- Biz Tom'la irtibat kurmak zorundayız.
What's the exchange rate today?
- Bugün döviz kuru nedir?
I'd like to know the exact exchange rate for yen.
- Yen için tam döviz kurunu bilmek istiyorum.
You don't have to sound like a native speaker in order to communicate.
- İletişim kurmak için bir anadil konuşuru gibi ses çıkarmak zorunda değilsin.
We use words in order to communicate.
- Kelimeleri iletişim kurmak için kullanırız.
She signed up for a Spanish course.
- O, İspanyolca kursuna kaydoldu.
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
The research institute was established in the late 1960s.
- Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
Kublai Khan established the Yuan Dynasty in 1271.
- Kubilay Han Yuan Hanedanı'nı 1271 yılında kurmuştur.
As he walked along, his brain was busy planning hundreds of wonderful things, building hundreds of castles in the air.
- O yürürken onun beyni yüzlerce harika şeyler planlamakla, yüzlerce hayaller kurmakla meşguldü.
Which language class are you taking this semester? Arabic Level 5.
- Bu yarıyıl tatilinde hangi dilin kursunu alacaksın? Arapça 5. seviye.
Last year in the spring I attended a cooking class and learned how to bake bread.
- Geçen yıl baharda bir yemek kursuna katıldım ve ekmek nasıl pişirilir öğrendim.
The research institute was established in the late 1960s.
- Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
The education in that institute is simply pathetic.
- O kurumdaki eğitim tek kelimeyle içler acısı.
This school was founded in 1970.
- Bu okul 1970'te kuruldu.
Social order does not come from nature. It is founded on customs.
- Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.
It is hard to make a sentence in a language that you know very little about.
- Çok az bildiğin bir dilde cümle kurmak zordur.
It might be possible to contact Tom.
- Tom'la kontak kurmak mümkün olabilir.
Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association.
- Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.
Tom had solar panels installed on the roof of his house.
- Tom çatısına güneş paneli kurdurdu.
Tom installed a surveillance camera.
- Tom bir güvenlik kamerası kurdu.
This new product has been checked twice this week in order to avoid any problem during the installation.
- Yeni ürün, kurulum sırasında herhangi bir sorun çıkmasın diye bu hafta iki kez kontrol edildi.
One thing I don't like about the iPad is that you can't easily install apps that aren't available through Apple's App Store.
- iPad hakkında hoşlanmadığım tek şey Apple'ın Uygulama Mağazasında mevcut olmayan uygulamaları kolaylıkla kuramamandır.
The leader should know where to set up the tent.
- Liderin çadırı nereye kuracağını bilmesi gerekir.
The University Administration decided to set up a branch campus in New York.
- Üniversite Yönetimi, New York'ta bir şube kampüs kurmaya karar verdi.
Being careful and diligent is necessary, but not sufficient for passing this course.
- Dikkatli ve çalışkan olmak gereklidir, fakat bu kursu geçmek için yeterli değildir.
They were rescued by a passing ship.
- Geçen bir gemi tarafından kurtarıldılar.
His second son married and settled down.
- Onun ikinci oğlu evlendi ve yuva kurdu.
What did the experimental set-up look like? What was connected to what and how?
- Deneysel kurulum neye benziyordu? Ne neye ve nasıl bağlıydı?
Bush put together a hard-working team.
- Bush çalışkan bir ekip kurdu.
Let's put together a pro-soccer team for Nagasaki!
- Nagasaki yanlısı bir futbol takımı kuralım.
Disneyland was established in 1955.
- Disneyland 1955'te kuruldu.
Kublai Khan established the Yuan Dynasty in 1271.
- Kubilay Han Yuan Hanedanı'nı 1271 yılında kurmuştur.
It is not easy to make friends with people from different nationalities.
Eğer istediklerimlerim olumlu yönde gerçekleşirse, sizle tekrar kontak kuracağım.
Due to the lack of attendees, we have to postpone the general assembly.
- Katılımcı olmaması nedeniyle, genel kurulu ertelemek zorundayım.
Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association.
- Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.
In the Quran there is a part about Saint Mary and the birth of Jesus Christ.
- Kuran'da Hz. Meryem ve Hz. İsa'nın doğumu hakkında bir bölüm vardır.
Mary baked three dozen cookies for Tom's party.
- Mary Tom'un partisi için üç düzine kurabiye pişirdi.
Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough.
- Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı.
He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor.
- Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.
He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor.
- Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.
If I had known before I courted, I never would have courted none.
- Kur yapmadan önce bilseydim hiç kur yapmazdım.
He tried wooing her with love poems.
- O aşk şiirleriyle ona kur yapmaya çalıştı.
Tom wanted a pencil with a softer lead.
- Tom daha yumuşak uçlu bir kurşun kalem istedi.
It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it.
- İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün.
He's quick in forming relationships with women.
- O, kadınlarla ilişki kurmada hızlıdır.
He argued for our forming the alliance with that nation.
- O, o ülke ile ittifak kurmamızı savundu.
The University Administration decided to set up a branch campus in New York.
- Üniversite Yönetimi, New York'ta bir şube kampüs kurmaya karar verdi.
Please let me know immediately if you would like to set up an area of the conference room for your products.
- Ürünlerin için bir konferans salonu sahası kurmak istiyorsan lütfen bana hemen bildir.
Tom wants me to come to Boston to help him set up a new business.
- Tom yeni bir iş kurmasına yardım etmem için Boston'a gelmemi istiyor.
Does anybody here know how to set up a web server?
- Buradaki herhangi biri bir web sunucusu kurmayı biliyor mu?
Setting limits is imperative.
- Sınırları kurmak şarttır.
Tom has just finished setting up.
- Tom az önce kurmayı bitirdi.