Bilal is a person of knowledge.
- Bilal bilgili bir kişidir.
Weight increase is the easiest method for personal development.
- Kilo almak, kişisel gelişimin en kolay metodudur.
I bought a new personal computer yesterday.
- Dün yeni bir kişisel bilgisayar satın aldım.
The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
- Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
Were you the one who planned this whole thing?
- Bütün bu şeyi planlayan kişi sen miydin?
I thought you'd be the last person to do such a thing.
- Böyle bir şey olacak son kişi olduğunuzu düşündüm.
A really perceptive person can figure out a whole situation with just a few clues. That's the kind of person I want you to become.
- Sezgileri gerçekten kuvvetli bir insan bütün bir durumu sadece birkaç ipucuyla çözebilir. Bu olmak istediğim kişi türüdür.
A strange figure suddenly came through the door.
- Garip bir kişi aniden kapıdan girdi.
People with autism often don't make eye contact when talking to someone.
- Otizmli kişiler, birisiyle konuşurken çoğu zaman göz teması kurmazlar.
We are sorry, the person you are trying to contact is not available.
- Üzgünüz, iletişim kurmaya çalıştığınız kişi mevcut değil.
She is a selfish person.
- O bencil bir kişidir.
Self-publishing is a way to talk to the public.
- Kişisel yayıncılık, halkla konuşmanın bir yoludur.
Tom is a very brave soul.
- Tom çok cesur bir kişidir.
You're a brave soul if you want to climb the Urals.
- Urallara tırmanmak istiyorsan sen cesur bir kişisin.
It is likely that the police confused the two individuals as they both had similar facial features.
- Benzer simaları olduğu için polisin iki kişiyi birbiriyle karıştırmış olması muhtemel.
Every person is an individual.
- Her kişi bir bireydir.
There were too many people at the concert.
- Konserde çok fazla kişi vardı.
There were two people in it, one of her girl students and a young man.
- Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.
You are the most important person in my life.
- Hayatımda en önemli kişi sizsiniz.
One's lifestyle is largely determined by money.
- Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
Fine feathers make fine birds.
- Güzel giysiler kişiyi güzel gösterir.
There are four people in my family.
- Ailemde dört kişi var.
Only a few people understood me.
- Sadece birkaç kişi beni anladı.
The police drew up a list of persons of interest after the discovery of Mary's body.
- Polis Mary'nin vücudunun keşfinden sonra ilgi kişilerin bir listesini hazırladı.
Sami was the one who discovered Layla's body.
- Sami, Leyla'nın cesedini keşfeden kişiydi.
He is a man of character.
- O kişilikli bir insandır.
Dreams are the touchstones of our characters.
- Hayaller kişiliklerimizin mihenktaşıdır.
About 320,000 people live in Iceland. The capital of Iceland is Reykjavik.
- İzlanda'da yaklaşık 320.000 kişi kişi yaşar. İzlanda'nın başkenti Reykyavik'dir.
The per capita consumption of rice of Japanese people is about half of what it was fifty years ago.
- Japon halkının kişi başına düşen pirinç tüketimi yaklaşık elli yıl önce olanın yarısı.
That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
- Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
One more person will be joining us later.
- Daha sonra bir kişi daha bize katılıyor olacak.
If you want to have an attractive personality, you need to have a good head on your shoulders.
- Eğer çekici bir kişiliğe sahip olmak istiyorsanız, omuzlarınızda iyi bir kafaya sahip olmalısınız.
More than 50 people died from the recent eruption. Volcanic rocks struck some victims in the head.
- Son püskürmede 50'den fazla kişi öldü. Volkanik kayalar bazı kurbanların başına çarptı.