kaptı

listen to the pronunciation of kaptı
Turkish - English
snatched up
grabbed

He grabbed the chocolate away from his sister. - O kız kardeşinden çikolatasını kaptı.

Tom grabbed the half-eaten burrito from Mary and started eating it. - Tom yarım yenmiş böreği Mary'den kaptı ve onu yemeye başladı.

kap
{i} container

This container is completely watertight. - Bu kap tamamen su geçirmez.

These containers are pretty inexpensive. - Bu kaplar oldukça ucuzdur.

kap
{i} receptacle
kap
{i} vessel

Please, urinate in this vessel! - Lütfen bu kap içerisine işeyin.

kap
pot

There is a lid for every pot. - Her tencere için bir kapak var.

Is there any sugar in the pot? - Kapta hiç şeker var mı?

kap
{i} repository
kap
{i} cape
kap
{i} jacket

Hang your jacket on the hook by the door. - Ceketini kapının yanındaki askıya as.

Tom pulled his jacket hood over his head. - Tom ceket kapüşonunu kafasına çekti.

kap
top
kap
course

The captain of the ship decided to change course. - Geminin kaptanı rota değiştirmeye karar verdi.

kap
plate

Once the epiphyseal plates close, you can't grow any taller. - Büyüme kıkırdakları kapandığı an artık boyunuz uzayamaz.

Tom collects teddy bears, postcards and stamps, old coins, stones and minerals, number plates and hubcaps - in short: almost everything. - Tom oyuncak ayıları, kartpostal ve pulları, eski paraları, taş ve mineralleri, trafik plakaları ve jant kapaklarını yani kısacası hemen hemen her şeyi toplar.

kap
dish

Just after putting away the dishes, Joan heard the doorbell ring. - Tam bulaşıkları kaldırdıktan sonra, Joan kapı zilinin çaldığını duydu.

Put these dishes inside the drawer, please. - Bu kapları çekmeceye koyun lütfen.

kap
(İnşaat) crucible
kap
reservoir
kap
(Denizbilim) chamber
kap
jerry can
kap
cape town
kap
{f} snapping
kap
basin
kap
utensil
kap
{f} snap

Mother closed her purse with a snap. - Annem çantasını çat diye kapattı.

The dog snapped up the meat. - Köpek eti havada kaptı.

kap
{f} snatch

Tom swiftly approached Mary and snatched her purse from her. - Tom hızla Mary'ye yaklaştı ve cüzdanını ondan kapkaç yaptı.

A big city is full of snatchers. - Büyük şehirler kapkaççılarla doludur.

kap
cover

The warranty doesn't cover normal wear and tear. - Normal aşınma ve yıpranma garanti kapsamında değildir.

The hill used to be covered in snow. - Tepe karla kaplı olurdu.

kap
can

Can I turn off the TV? - Televizyonu kapatabilirmiyim?

I can't open the door. Do you have the key? - Ben kapıyı açamıyorum. Anahtarın var mı?

kap
{i} case

I locked the door, in case someone tried to get in. - Birisi içeri girmeye çalışır diye kapıyı kilitledim.

In case of fire, I would grab my flute and escape. - Yangın durumunda flütümü kaparım ve kaçarım.

kap
snatch up
kap
pot, vessel; dish, plate, utensil; container, receptacle; cover; (plak) sleeve, jacket; course
kap
coat
kap
container , folder
kap
hollowware
kap
(woman's) cape
kap
binder
kap
holder
kap
folder
kap
(Tekstil) cup

Tom ate one of Mary's cupcakes. - Tom Mary'nin kapkeklerinden birini yedi.

Tom bought two chocolate cupcakes with vanilla icing and gave one of them to Mary. - Tom vanilya kremalı iki çikolatalı kap kek aldı ve onlardan birini Mary'ye verdi.

kap
snatchup
Turkish - Turkish

Definition of kaptı in Turkish Turkish dictionary

kap
Kökeni ilk çağa dayanmakla birlikte özellikle 19. ve 20. yüzyıllarda Batı'da dinsel düşünceyi etkilemiş olan mistik eğilimli dini felsefe
kap
İçi gaz, sıvı veya katı herhangi bir maddeyi alabilen oyuk nesne
kap
Kapak, cilt
kap
Topuk kemigi
kap
Kap kacak
kap
Gövdeyi omuzların üstünden çepeçevre saracak biçimde yapılmış olan bir tür üst giysisi
kap
Türlü şeylerin taşınması veya saklanması için kullanılan torba, kılıf, çanta, sepet, sandık vb
kap
Aşık kemiği
kap
Sırta alınan, kolsuz manto veya kısa ceket
kap
Afrika'da yaşayan vahşi kedi
kap
Kadınların giydiği kolsuz üstlük
kaptı
Favorites