Dad uses fire to roast a chicken.
- Babam tavuk kızartmak için ateş kullanır.
Their job is to fry the potatoes.
- Onların işi patatesleri kızartmak.
Baking a cake takes more time than frying an egg.
- Pastayı pişirmek yumurta kızartmaktan çok daha fazla zaman alır.
Have you ever thought about baking your potatoes instead of frying them?
- Sen hiç onları kızartma yerine patateslerini fırında pişirmeyi düşündün mü?
Mary threw some sausages into the frying pan.
- Mary kızartma tavasına bazı sosisler attı.
Finish frying the potatoes.
- Patatesleri kızartmayı bırak.
The frying pan is rusty.
- Kızartma tavası paslı.
Fried food does not agree with me.
- Kızartılmış yiyecek bana yaramıyor.
On the table, there was a plate with three fried eggs on it.
- Masada üzerinde üç kızarmış yumurta bulunan bir tabak vardı.
It's roasting in this room.
- Bu odada kızartma yapılıyor.
Dad uses fire to roast a chicken.
- Babam tavuk kızartmak için ateş kullanır.
Tom burned his fingers on a hot frying pan.
- Tom sıcak bir kızartma tavasında parmaklarını yaktı.
It was so hot in Australia yesterday that Tom managed to fry an egg on a shovel.
- Dün Avustralya'da hava o kadar sıcaktı ki Tom küreğin üstünde bir yumurta kızartmayı başardı.