it consists of calcareous plates

listen to the pronunciation of it consists of calcareous plates
English - Turkish

Definition of it consists of calcareous plates in English Turkish dictionary

lady
{i} hanımefendi

Hanımefendi, bir ay önce buraya taşındı. - The lady moved here a month ago.

Hanımefendi iyi bir aileden geliyordu. - The lady came from a good family.

lady
bayan

Konuştuğun bayan benim kız kardeşimdir. - The lady, whom you talked to, is my sister.

Bana sırnaşmayın genç bayan! - Don't get sassy with me young lady!

lady
{i} leydi

Jane güzel bir leydi oldu. - Jane grew up to be a fine lady.

Leydi en fazla kırk yaşında. - The lady is forty years old at most.

lady
kadın

Beyaz elbiseli kadın, ünlü bir aktristir. - The lady dressed in white is a famous actress.

Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi. - The thief disguised himself as an old lady.

lady
{i}

Hayalim devlet başkanının eşi olmak. - My dream is to be the First Lady.

Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir. - It's hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse.

lady
Lady Day 25 marta tesadüf eden bir kilise yortusu
lady
kibar kadın
lady
sevgili

Sevgili bayan, ben Polonyalı bir dedektif değilim. Ben uluslararası bir dedektifim. - I am not a Polish detective, dear lady. I am an international detective.

lady
bir İngiliz asılzadesinin karısı
lady
{i} b.h. Leydi
lady
lady of the house evi idare ed
lady
(sıfat) kadın
lady
sevilen kadın
lady
lady in waiting kraliçe veya prensesin nedimesi
lady
{i} hanım

Bayan Smith yaşlı bir hanımdır. - Mrs. Smith is an elderly lady.

O, Amerikalı bir hanım ile evli. - He is married to an American lady.

English - English
lady
it consists of calcareous plates
Favorites