Tom okçulukla çok ilgili olduğunu söyledi.
- Tom said that he was very interested in archery.
O, müzikle çok ilgilidir.
- She's very interested in music.
Her zaman onun makalesini okumaya meraklıyım.
- I'm always interested in reading his column.
Magdalena coğrafyaya meraklıdır.
- Magdalena is interested in geography.
Ben Esperanto öğrenmek istedim, çünkü beni çok ilgilendiriyordu.
- I wanted to learn Esperanto, because it interested me very much.
Seni ilgilendiren bir şey var mı?
- Is there something that interested you?
Her birimiz az çok sanatla ilgilenmektedir.
- Every one of us is more or less interested in art.
Japon tarihi ile çok fazla ilgilenmektedir.
- He is very much interested in Japanese history.
Kredinin %8 faizi vardır.
- The loan bears an 8% interest.
Bir banka bize faizle ödünç para verir.
- A bank lends us money at interest.
Komşumla ilginç bir muhabbet ettim.
- I had an interesting conversation with my neighbor.
Onun politikaya ilgisi yok.
- He has no interest in politics.
İnsanlığın çıkarları için çalışmalısın.
- You should work in the interests of humanity.
O, onun eylemlerinin kendi çıkarlarına karşı çalıştığını anlamıyor.
- He doesn't understand that his actions work against his own interests.
Onlar yüzme ile ilgililer.
- They're interested in swimming.
O, astronomi ile ilgili gibi görünüyor.
- It seems that he is interested in astronomy.
Her zaman onun makalesini okumaya meraklıyım.
- I'm always interested in reading his column.
Magdalena coğrafyaya meraklıdır.
- Magdalena is interested in geography.
Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.
- My interest is in the future because I'm going to spend the rest of my life there.
Tom Amerika'daki birçok insanın niçin beyzbolun futboldan daha ilginç olduğunu düşündüklerini merak etti.
- Tom wondered why many people in America think that baseball is more interesting to watch than soccer.
Bu ilginç ama önemli değil.
- That's interesting, but not important.
Tom toplantı sırasında önemli bir konudan bahsettti.
- Tom brought up an interesting point during the meeting.
Üreme benim ilgimi çekmiyor.
- Procreation does not interest me.
O, birçok şeyle ilgilenmektedir.
- He's interested in many things.
Japon tarihi ile çok fazla ilgilenmektedir.
- He is very much interested in Japanese history.
Bu kitap sadece ilginç değil, aynı zamanda yararlı.
- This book isn't just interesting, but also useful.
Tom'a karşı tanıklık etmek sizin yararınızadır.
- It's in your best interest to testify against Tom.
Evlilik genç insanları ilgilendiren bir konu değildir.
- Marriage isn't a subject that interests young people.
Seni ilgilendirebilecek bir şeyim var.
- I have something that might interest you.
Biz şirkette çoğunluk hissesine sahibiz.
- We have a majority interest in the company.
Hissede büyük kârlar var.
- There are huge interests at stake.
I'm interested in playing volleball. Voleybolla ilgileniyorum.
Tom'un geniş bir ilgi alanı var.
- Tom has a wide range of interests.
Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.
- Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.
Ortak çıkarları için birlikte çalışmaktaydılar.
- They had been working together for common interests.
Sadece senin dar görüşlü fikirlerin ilginç.
- Only your narrow-minded ideas are interesting.
Görüşünü duymaya hepimiz ilgi duyardık.
- We'd all be interested in hearing your opinion.
Biz değerleri ve çıkarları paylaştık.
- We have shared values and interests.
Gruplar ya küçük bir toplulukla ya da tüm dünya ile bir ilgi paylaşmak için iyi bir yoldur.
- Groups are a good way to share an interest with either a small community or the whole world.
Biz öğrenmeyi, etkili, ilginç ve etkileyici yapmak istiyoruz.
- We want to make learning effective, interesting, and fascinating.
Bayan Tanaka, yeni öğretmen, Japoncayı haftada iki kez ilgili öğrencilerine müfredat dışı etkinlik olarak öneriyor.
- Mrs. Tanaka, the new teacher, is offering Japanese as an extra curricular activity twice a week to interested students.
I'm very interested in going to see that play.
Our bank offers borrowers an annual interest of 5%.
I have business interests in South Africa.
He has a lot of interest in vintage cars.
... But if you're interested in learning more about where ...
... at lunch-- very interested in this notion that we sometimes ...