Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.
- The man attacked her with the intention of killing her.
Benim niyetim size herhangi bir şekilde zarar vermek değildir.
- It is not my intent to hurt you in any way.
Tom'un maksatları oldukça açıktı.
- Tom's intentions were quite clear.
Onun maksatları belirsizdi.
- His intentions were unclear.
Onların amaçları açıktır.
- Their intentions are obvious.
Amaçlarını bilmem gerekiyor.
- I need to know your intentions.
Polis suçluyu durdurmaya niyetliydi.
- The police were intent on stopping the criminal.
Tom yapmak istemediği bir şey yapmaya niyetli değildi.
- Tom had no intention of doing anything he didn't want to do.
Kuşları dikkatle ve sevinçle izledi.
- She watched the birds intently and joyfully.
Tom'dan başka herkes dikkatle dinledi.
- Everyone but Tom listened intently.
Evet, bunu kasıtlı yaptım.
- Yes, I did this intentionally.
Onun kasıtlı olmadığına eminim.
- I'm sure that wasn't intentional.
Para kazanmayla o kadar meşguldü ki başka bir şey düşünecek vakti yoktu
- He was so intent on money-making that he had no time to think of anything else.
İşlerine karışmaya niyetim yok.
- I have no intention of meddling in your affairs.
Tom hayatının geriye kalan kısmında Boston'da kalmaya niyeti yok.
- Tom has no intention of staying in Boston for the rest of his life.
Güzelliğini kasten sakladığını mı söylüyorsun?
- Are you saying you intentionally hide your good looks?
Güzel görünüşünü kasten gizlediğini söylüyorsun.
- You are saying you intentionally hide your good looks?
O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.
- He broke the window intentionally.
Tom bu hatayı kasıtlı olarak yaptı.
- Tom made this mistake intentionally.
Onun maksatları belirsizdi.
- His intentions were unclear.
Tom'un maksatları oldukça açıktı.
- Tom's intentions were quite clear.
Amaçlarını bilmem gerekiyor.
- I need to know your intentions.
Onların amaçları açıktır.
- Their intentions are obvious.
Onun kasıtlı olmadığına eminim.
- I'm sure that wasn't intentional.
Evet, bunu kasıtlı yaptım.
- Yes, I did this intentionally.
Tom'un güzel planları var.
- Tom has good intentions.
Mary'nin gerçek planları ne?
- What are Mary's true intentions?
Tom bilerek son sayfayı boş bıraktı.
- Tom intentionally left the last page blank.
Bilerek beni şaşırtmaya mı çalışıyorsun?
- Are you intentionally trying to confuse me?
Tom'dan başka herkes dikkatle dinledi.
- Everyone but Tom listened intently.
Tom dikkatle dinliyor.
- Tom is listening intently.
O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.
- He broke the window intentionally.
Sen kasıtlı olarak yeniliyorsun.
- You're intentionally throwing the game.
Yazarın gerçek niyetini bilmek için yazının gerçek anlamını bulmalısınız.
- You have to read between the lines to know the true intention of the author.
Onun niyetlerinin ne olduğunu anlamıyorum.
- I don't understand what his intentions are.
Tom bu hatayı kasıtlı olarak yaptı.
- Tom made this mistake intentionally.
Onun kasıtlı olmadığına eminim.
- I'm sure that wasn't intentional.
O evlenme niyetini açıkça ortaya koydu.
- He made his intentions clear.
O evlenme niyetini açıkladı.
- He disclosed his intentions.
cold in those inner parts, cold belly, and hot liver, causeth crudity, and intention proceeds from perturbations .
The intention of this legislation is to boost the economy.
... The intent was good. ...