Önceden rezervasyon yapmak zorundasın.
- You have to make reservations in advance.
Lütfen yokluğunuzu önceden bana bildiriniz.
- Please inform me of your absence in advance.
Kaça mal olacağını ona peşinen sorsan iyi olur.
- You had better ask him in advance how much it will cost.
Onu ona peşinen söylemenizde hiçbir sakınca yok.
- You may as well say it to him in advance.
Biletler peşin olarak 30 dolar ya da gösteri gününde 35 dolar.
- Tickets are $30 in advance, or $35 on the day of the show.
Peşin olarak ödemek zorunda olacaksın.
- You're going to have to pay in advance.
Peşin ödememi ister misiniz?
- Do you want me to pay in advance?
Kiranı peşin ödemelisin.
- Pay your rent in advance.
I would be glad if you could send me the photos. Thank you in advance.
Yardımınız için şimdiden teşekkür ediyorum.
- Thank you in advance for your help.
İşbirliğiniz için şimdiden teşekkür ederiz.
- Thank you in advance for your cooperation.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
O, işini bir saat önce bitirdi.
- She finished her work an hour in advance.
Anime yönetmeni Satoshi Kon, kırk yedinci doğum gününden kısa süre önce 24 Ağustos 2010 tarihinde pankreas kanserinden öldü.
- Anime director Satoshi Kon died of pancreatic cancer on August 24, 2010, shortly before his 47th birthday.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- Before going to work in Paris, I must brush up on my French.
Daha önce böyle harika bir film izlediniz mi?
- Have you seen such a wonderful movie before?
Ben daha önce böyle güzel bir kız hiç görmemiştim.
- I had never seen such a beautiful girl before.
John mesleğini ailesinden daha önde tutar.
- John puts his career before his family.
O,bir hafta önce onunla karşılaştığını söyledi.
- He said that he had met her a week before.
O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
- He recoiled before his master's anger.
Evvelce sarhoş oldum; daha da çok olacak gibiyim.
- I've been drunk before and likely will get drunk many more times.
Düzinelerce insan istasyonun önünde toplandı.
- Dozens of people gathered before the station.
Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
- One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
Biz önceden aperatifleri hazırladık.
- We prepared snacks beforehand.
İşleri önceden hazırlayalım.
- Let's get things ready beforehand.
O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
- He recoiled before his master's anger.
Adının önüne bir haç yap.
- Make a cross before your name.
Sami, çocuklarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koydu.
- Sami put the needs of his children before his own needs.
He travelled in advance of his master, making the necessary arrangements.
... huge advance in search technology. ...
... sure we're helping advance that. ...