Açıkçası, bir hata yaptın.
 - Frankly speaking, you made a mistake.
Açıkça konuşmak gerekirse, o güvenilmez biri.
 - Frankly speaking, he is untrustworthy.
Açıkçası, onun konuşmaları her zaman sıkıcı.
 - Frankly speaking, his speeches are always dull.
Açıkçası, siz elinizden gelen gayreti göstermediniz.
 - Frankly speaking, you haven't tried your best.
O, samimi olarak suçunu itiraf etti.
 - She frankly admitted her guilt.
Biz oldukça samimi olarak konuştuk.
 - We talked quite frankly.
Dürüstçe konuşmanı istiyorum.
 - I want you to speak frankly.
Dürüstçe konuşmak gerekirse, o Grand Prix'de Vettel bir çaylak gibi sürüyordu.
 - Frankly speaking, in that GP Vettel was driving like a rookie.
Biz oldukça samimi olarak konuştuk.
 - We talked quite frankly.
O, samimi olarak suçunu itiraf etti.
 - She frankly admitted her guilt.
Doğrusu, canım, vız gelir tırıs gider.
 - Frankly, my dear, I don't give a damn.