impolite

listen to the pronunciation of impolite
English - Turkish
kaba

Onun kaba cevabından dolayı, o kızdı ve onun yüzüne tokat attı. - Because of his impolite reply, she got angry and slapped his face.

Kimse kaba satıcıları sevmez. - Nobody likes impolite salesmen.

inceliksiz
terbiyesiz

Tom Mary'ye oğlunun terbiyesiz düşünceleri için özür diledi. - Tom apologized to Mary for his son's impolite remarks.

Tom için önemli olan tek şey, bizim onun patronuna karşı terbiyesiz olmamamızdı. - The only thing that mattered to Tom was that we weren't impolite to his boss.

kaba bir şekilde
kabalık

İnsanlara dik dik bakmak kabalıktır. - It's impolite to stare at people.

Onlar çok iyi tanımadıkları biriyle aynı fikirde olmamayı kabalık olarak düşünüyorlar. - They consider it impolite to disagree with someone they don't know very well.

{s} nezaketsiz
{s} incitici
impolitenessterbiyesizlik
nobran
impolite behavior
kabalık
impolite behavior
kaba davranış
impolitely
kaba bir şekilde
lacking good manners; impolite; ill-bred
görgü eksik, kaba, görgüsüz
not polite
kibar değil
impolitely
terbiyesizce

O terbiyesizce konuştu. - She spoke impolitely.

Tom terbiyesizce konuşur. - Tom spoke impolitely.

impolitely
kabaca
impolitely
edepsizce
impoliteness
{i} kabalık
impoliteness
{i} nezaketsizlik
impoliteness
{i} terbiyesizlik
English - English
impolite
Favorites