i̇sti̇la

listen to the pronunciation of i̇sti̇la
Turkish - English

Definition of i̇sti̇la in Turkish English dictionary

istila
invasion

One withstands the invasion of armies; one does not withstand the invasion of ideas. - Orduların istilasına karşı konulabilir, fikirlerin istilasına karşı konulamaz.

The American invasion of Iraq left the country devastated, fragmented and broke. - Irak'ın Amerikan istilası ülkeyi harap, parçalanmış ve beş parasız bıraktı.

istila etmek
invade
istila
infestation
istila
incursion
istila
spread, covering, overwhelming
istila
invasion, occupation; infestation, plague
istila
irruption
istila
spreading over
istila
invasion, occupation
istila etmek
flood
istila
invade

Tom doesn't like it when people invade his personal space by standing too close to him. - İnsanlar ona çok yakın durarak onun kişisel alanını istila ettiğinde Tom bunu sevmez.

In 1950, North Korea invaded South Korea. - 1950'de Kuzey Kore Güney Kore'yi istila etti.

istila
(Gıda) infection
istilâ etmek
overrun
istila
influx
istila
plague
istila
pervades
istila
pervasiveness
istila etmek
infest
istila etmek
1. to invade. 2. to flood, cover
istila etmek
irrupt
istila etmek
a) to invade, to overrun b) to infest, to cover
istila etmek
spread over
yeniden istila etmek
recapture
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Meydanın sonuna erişmek
(Osmanlı Dönemi) (Vely. den) Kaplamak, yayılmak
(Hukuk) Basma, bürüme, salgın, kaplama
(Osmanlı Dönemi) Ele geçirmek. İşgal etmek
(Osmanlı Dönemi) Basmak. Galebe etmek
istila
Bir ülkeyi silâh gücüyle ele geçirme
istila
Bir ülkeyi silah gücüyle ele geçirme: "İstanbul'a geldiğim zaman Habeşistan istilası başlamak üzereydi."- H. E. Adıvar
istila
Yayılma, kaplama, sarma, bürüme
istilâ
(Osmanlı Dönemi) kaplama, yayılma, ele geçirme
istila etmek
Bir ülkeyi silâh gücüyle ele geçirmek
istila etmek
Yayılmak, kaplamak, sarmak, bürümek
i̇sti̇la
Favorites