higher in rank within a publicly traded company or other organization

listen to the pronunciation of higher in rank within a publicly traded company or other organization
English - Turkish

Definition of higher in rank within a publicly traded company or other organization in English Turkish dictionary

senior
{i} üst

O, hükümette üst düzey bir konuma sahiptir. - He holds a senior position in the government.

O hükümette üst düzey bir konuma sahiptir. - She holds a senior position in the government.

senior
{s} yaşça büyük
senior
yaşça daha büyük
senior
(Ticaret) emektar

Tabii, birçok emektar vatandaş emeklilikten memnundur. - Of course, many senior citizens are happy with retirement.

senior
{i} büyük
senior
kıdemlilik
senior
daha yaşlı olan kişi
senior
son sınıfa ilişkin
senior
kıdemli kişi
senior
{s} yaşlı

Yaşlıların ruhları kötü havaya rağmen yüksekti. - The senior citizens' spirits were high in spite of the bad weather.

Yaşlı vatandaşlara saygı göstermelisin. - You must respect senior citizens.

senior
{s} son sınıfla ilgili
senior
(Askeri) KIDEMLİ ÜST: Hizmet süresi diğerlerinden fazla olan; sınıflandırmalarda esas olarak alınan tipe nazaran ileri derecede bulunan
senior
{i} baba
senior
{s} daha yaşlı
senior
{i} son sınıf öğrencisi

O, Harvard'da son sınıf öğrencisi. - He is now a senior at Harvard.

Tom, son sınıf öğrencisi iken sınıf başkanıydı. - Tom was class president when he was a senior.

senior
senior citizen yaşlı kimse
senior
senior high school
senior
{i} kıdemli kimse
English - English
senior
higher in rank within a publicly traded company or other organization

    Hyphenation

    higher in Rank with·in a pub·lic·ly traded com·pa·ny or oth·er or·ga·ni·za·tion

    Turkish pronunciation

    hayır în rängk wîdhîn ı pʌblîkli treydîd kʌmpıni ır ʌdhır ôrgınızeyşın

    Pronunciation

    /ˈhīər ən ˈraɴɢk wəˈᴛʜən ə ˈpəbləklē ˈtrādəd ˈkəmpənē ər ˈəᴛʜər ˌôrgənəˈzāsʜən/ /ˈhaɪɜr ɪn ˈræŋk wɪˈðɪn ə ˈpʌblɪkliː ˈtreɪdɪd ˈkʌmpəniː ɜr ˈʌðɜr ˌɔːrɡənəˈzeɪʃən/
Favorites