high efficiency red

listen to the pronunciation of high efficiency red
English - Turkish

Definition of high efficiency red in English Turkish dictionary

her
ona

Muhabir: Ona bir kedi yavrusu aldınız mı? - Reporter: Did you buy her a kitten?

Ona kendi odamı gösterdim. - I showed her my room.

her
kendine

Jane'nin hayali kendine yaşlı ve zengin bir sevgili bulmaktı. - Jane's dream was to find herself a sugar daddy.

Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi. - The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.

her
onu

Onu Kaliforniya'ya gönderiyorum. - I'm sending her to California.

Onu sevip sevmediğini bilmiyorum. - I don't know whether you like her or not.

her
dişil onun
her
onun

Onun elleri buz kadar soğuktu. - Her hands were as cold as ice.

Onun görünümünü çekici bulurum. - I find her appearance attractive.

her
{z} dişil onu; ona; ondan; onun: He loves her. Onu seviyor. He looked at her. Ona baktı. They hated her. Ondan nefret ettiler. It pleased
her
kendisi

Yeni bir araba satın alması için babasına baskı yaptığında Catherine'nin bir art niyeti vardı; O, arabayı kendisinin sürebileceğini umuyordu. - Catherine had an ulterior motive when she urged her father to buy a new car. She hoped that she'd be able to drive it herself.

Mary gerçekten harika. O benim için harika bir yemek pişirdi ve bulaşıkları bile kendisi yıkadı. - Mary is really great. She cooked a wonderful meal for me and even washed the dishes herself.

her
ondan

Herkes ondan iyi şekilde bahseder. - Everybody speaks well of her.

Bu eski madeni paraları ondan aldım. - I got these old coins from her.

her
dişil onu
her
(dişil) onu
her
o
English - English
her
high efficiency red

    Hyphenation

    high ef·fi·cien·cy Red

    Turkish pronunciation

    hay îfîşınsi red

    Pronunciation

    /ˈhī əˈfəsʜənsē ˈred/ /ˈhaɪ ɪˈfɪʃənsiː ˈrɛd/
Favorites