having sufficient power, force, or efficacy, for the object

listen to the pronunciation of having sufficient power, force, or efficacy, for the object
English - Turkish

Definition of having sufficient power, force, or efficacy, for the object in English Turkish dictionary

available
{s} mevcut

Bu kitabın hem sert hem de yumuşak kapak sürümleri mevcuttur. - The book is available in both hard and soft-cover versions.

Cuma gösterisi için mevcut hiç bilet yoktu. - There were no tickets available for Friday's performance.

available
müsait

Şu anda müsait değilim. - I'm not available right now.

Doktor şimdi müsait değil. - The doctor is not available now.

available
{s} var

Araştırma için mevcut az paramız var. - We have little money available for the research.

İşe yarar bir yardım var mı? - Is there any help available?

available
{s} geçerli

Böyle müfredat dışı dersler yalnızca fende zorluk çeken çocuklar için geçerlidir. - Such extra-curricular classes are available only for children who have difficulties in science.

Bu teklif sadece sınırlı bir süre boyunca geçerlidir. - This offer is available for a limited time only.

available
(Ticaret) mevcut olan
available
{s} kullanışlı
available
(Ticaret) elde hazır bulunan
available
kullanılır
available
müsait olmak
available
yararlanılır
available
elde

Biletler Lions Kulübü üyelerinden elde edilebilir. - Tickets are available from Lions Club members.

available
{s} eldeki
available
elde edilebilir

Biletler Lions Kulübü üyelerinden elde edilebilir. - Tickets are available from Lions Club members.

available
görüşmeye uygun
available
meşgul değil
available
kullanılabilir

Netflix artık Avrupa'da kullanılabilir. - Netflix is now available in Europe.

Yakında gazeteler kağıda basılmayacaklar. Onlar sadece internet üzerinden kullanılabilir olacak. - Soon, newspapers won't be printed on paper. They'll only be available through the Internet.

available
{s} hazır

Önümüzdeki hafta bir görüşme mülakatı için hazır mısınız? - Are you available next week for a follow-up interview?

Koltuklar hazır oluncaya kadar bir süre beklemekten başka bir şey yapamayız. - We can do nothing but wait for a while until the seats are available.

available
olası
English - English
available
having sufficient power, force, or efficacy, for the object
Favorites