hükümdar

listen to the pronunciation of hükümdar
Turkish - English
{i} sovereign
{i} ruler

He was the ruler of the Inca Empire. - İnka İmparatorluğunun hükümdarı idi.

The peasants rose up in rebellion against the ruler. - Köylüler hükümdara karşı ayaklandılar.

Rex
potentate
prince
monarch

The monarch is supposed to attend the funeral. - Hükümdarın cenaze törenine katılması gerekiyor.

The monarch's head appears on the front of all British coins. - Hükümdarın başı, tüm İngiliz madeni paralarının önünde görünür.

sov'ran
suzerain
ruler, monarch, sovereign
crowned head
dynast
archon
triumvirs
throne
{i} crown
hükümdar mührü
privy signet
hükümdar olmak
throne
zalim hükümdar
tyrant

In spite of the tyrant’s persecution, the hero valiantly carried on the struggle. - Zalim hükümdarın zulmüne rağmen, kahraman cesurca mücadeleye devam etti.

zorba hükümdar
tyrant
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) f. Padişah, hüküm sâhibi. En yüksek reis. İmparator
Padişah, kral, hakan gibi taht sahibi devlet başkanı
(Osmanlı Dönemi) METBU'
(Osmanlı Dönemi) DARA
halife
hükümdar
Favorites