I had a marvelous time.
- Harika bir zaman geçirdim.
I thought it was marvelous.
- Onun harika olduğunu düşündüm.
I've never seen such a wonderful sunset.
- Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
The pyramids of Egypt are one of the seven wonders of the world.
- Mısır piramitleri dünyanın yedi harikasından biridir.
I've never seen such a wonderful sunset.
- Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
The washing machine is a wonderful invention.
- Çamaşır makinesi harika bir icattır.
In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
- Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
Tom is a fantastic singer.
- Tom harika bir şarkıcı.
The beautiful color of the sky soon faded away.
- Gökyüzünün harika rengi az sonra yok oldu.
Isn't it a beautiful day for a picnic?
- Piknik için harika bir gün, değil mi?
How wonderful were the good old days.
- Eski güzel günler ne kadar harikaydı.
When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool.
- On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.
I thought it was cool.
- Onun harika olduğunu düşündüm.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
I finally came up with a great idea.
- Sonunda harika bir çözüm buldum.
The food was great in Italy.
- İtalya'da yemekler harikaydı.
You look absolutely gorgeous.
- Kesinlikle harika görünüyorsun.
What a gorgeous coat you're wearing!
- Ne harika bir ceket giyiyorsun!
I hope you're having a fabulous day and we need to celebrate our birthdays together soon!
- Harika bir gün yaşadığınızı umuyorum ve yakında birlikte doğum günlerimizi kutlamamız gerekiyor!
I think that's absolutely fabulous.
- Onun kesinlikle harika olduğunu düşünüyorum.
You did an incredible job.
- Harika bir iş yaptın.
You've done a superb job.
- Harika bir iş yaptın.
Tom did a splendid job.
- Tom harika bir iş yaptı.
I had a marvelous time.
- Harika bir zaman geçirdim.
I thought it was marvelous.
- Onun harika olduğunu düşündüm.
Tom is a child prodigy.
- Tom harika bir çocuk.
For children, this world is full of wonders and miracles.
- Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.
I really do feel phenomenal now.
- Şu an gerçekten harika hissediyorum.
It's marvellous to listen to a learned person.
- Bilgili bir kişiyi dinlemek harika.
It was marvellous to meet you.
- Seninle tanışmak harikaydı.