Definition of giriş in Turkish English dictionary
- access
I have attached instructions on how to use FTP to access our files.
- Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.
Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
- Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
- entry
She posted an entry to the blog yesterday.
- Dün bloğa bir giriş postaladı.
You have an entry ticket.
- Senin bir giriş biletin var.
- login
The newest version uses facial-recognition software to validate a login.
- Yeni sürümü bir giriş doğrulamak için yüz tanıma yazılımı kullanır.
- entrance
A car stopped at the entrance.
- Girişte bir araba durdu.
We are, in large measure, responsible for students' success in the entrance exam.
- Biz öğrencilerin giriş sınavındaki başarılarından büyük ölçüde sorumluyuz.
- introduction
The introduction of the new tax is expected to affect the entire economy.
- Yeni vergi girişinin tüm ekonomiyi etkilemesi bekleniyor.
In the introduction, the author is stating as follows.
- Giriş bölümünde, yazar aşağıda gösterildiği gibi belirtiyor.
- input
We gave them our input.
- Onlara bizim veri girişini verdik.
Any input would be appreciated!
- Herhangi bir veri girişi takdir edilecektir!
- vestibule
- ingress
- door
Tom moved toward the doorway.
- Tom girişe doğru hareket etti.
Tom paused in the doorway.
- Tom girişte durakladı.
- going in, entering; entry, entrance, access, inlet; foyer, hall; doorway; admittance, admission; introduction; input
- input , introduction , entry
- checkin
The man is checking in at a hotel.
- Adam bir otelde giriş yapıyor.
- influx
- prelude
- induction
- adit
- gate
This is the main gate to their house.
- Onların evinin giriş kapısı burasıdır.
Admission is $30 at the gate.
- Giriş ücreti kapıda 30 dolar.
- doorway
Tom was standing in the doorway.
- Tom girişte duruyordu.
Tom paused in the doorway.
- Tom girişte durakladı.
- entry, entrance
- intake
- entree
- inflow
- port
If you combine them in this way, you get a 14 port USB hub.
- Bunları bu şekilde birleştirirsen; 14 girişli bir USB çoklayıcı elde edersin.
- ante
Please hang your coat in the anteroom.
- Lütfen ceketinizi giriş salonunda asın.
- pass
Taro is very likely to pass the university entrance examination.
- Taro büyük olasılıkla üniversite giriş sınavını geçecek.
He passed the entrance examination.
- Giriş sınavını geçti.
- (Hukuk) admission, entry, accession, initiate, admission, input
- preamble
- exordium
- inlet
- admittance
No admittance during the performance.
- Gösteri boyunca giriş izni yoktur.
- lead in
- proem
- admission
He applied for admission to the club.
- O, kulübe giriş için başvurdu.
You must pay the admission fee here.
- Buraya giriş ücreti ödemelisiniz.
- {i} enter
Tom is an enterprising young man.
- Tom girişimci genç bir adam.
You are banned from entering this place.
- Buraya girişiniz yasaklandı.
- (Bilgisayar) home
Upon arriving home, he immediately set about preparing a meal.
- Eve vardıktan sonra derhal bir yemek hazırlamaya girişti.
- preliminary
- (Bilgisayar) line in
- introductions
- hail
- (Bilgisayar) intro
In the introduction, the author is stating as follows.
- Giriş bölümünde, yazar aşağıda gösterildiği gibi belirtiyor.
The introduction of the new tax is expected to affect the entire economy.
- Yeni vergi girişinin tüm ekonomiyi etkilemesi bekleniyor.
- prequel
- input/output
- foyer
I will meet you in the hotel foyer.
- Ben sizi otelin giriş salonunda karşılayacağım.
- prologue
- ıntroduction
The introduction of the new tax is expected to affect the entire economy.
- Yeni vergi girişinin tüm ekonomiyi etkilemesi bekleniyor.
Yes. She got an introduction from her previous doctor and transferred to this hospital.
- Evet. O önceki doktorundan bir giriş aldı ve bu hastaneye transfer edildi.
- the introduction
- logging in
- interfere
- entering
You are banned from entering this place.
- Buraya girişiniz yasaklandı.
- introduction of
- entry to
- penetration
- (Tekstil) entrace
- intrusion
- ingression
- leadin
- {i} gateway
A car was blocking the gateway.
- Bir araba giriş kapısını kapatıyordu.
- giriş niteliğinde
- introductory
- giriş yapmak
- check in
I'd like to check in.
- Ben giriş yapmak istiyorum.
I'm just about to check in.
- Tam giriş yapmak üzereyim.
- giriş müziği
- overture
- giriş niteliğinde olan
- introductory
- giriş yapmak
- enter
- giriş vanası
- input valve
- giriş ücreti
- Entrance fee
We take no enterence fee to enter amusement park, but it is for just today.
- giriş-çıkış
- input-output
- giriş /girme
- (Hukuk) access
- giriş ağzı
- inlet port
- giriş bacası
- access shaft
- giriş bilgisi
- input data
- giriş boruları
- inlet piping
- giriş borusu
- inlet pipe
- giriş bölümü
- prolog
- giriş bölümü
- prologue
- giriş devresi
- input circuit
- giriş direnci
- input resistance
- giriş düzeyi
- input level
- giriş empedansı
- input impedance
- giriş engellendi
- access denied
- giriş fiyatı
- (Hukuk) entry price
- giriş galerisi
- access gallery
- giriş gerilimi
- input voltage
- giriş hakkı
- entrée
- giriş hazırlığı
- (Hukuk) accession preparation
- giriş imkânı
- accessibility
- giriş izni
- admission
- giriş izni
- passport
- giriş izni
- entrée
- giriş izni
- entry permit
- giriş izni olanı almak
- admit bearer
- giriş kablosu
- leading-in cable
- giriş kapasitesi
- input capacitance
- giriş kapısı
- access hatch
- giriş kapısı
- entrance, doorway
- giriş kapısı
- (Hukuk) entry point
- giriş kapısı
- entrance door, gateway
- giriş kartı
- pass
- giriş kartı
- pass, entrance card, entrance permit
- giriş kartı
- landing card
- giriş kartı olanı almak
- admit bearer
- giriş kartı sahibi
- deadhead
- giriş katı
- ground floor
- giriş komutu
- entry instruction
- giriş koşulu
- entry condition
- giriş limanı
- port of entry
- giriş müziği
- preparation
- giriş müziği
- entree
- giriş müziği
- prelude
- giriş rampası
- access ramp
- giriş rezonatörü
- input resonator
- giriş saati
- checkin time
- giriş salonu
- antechamber
- giriş salonu
- foyer
I will meet you in the hotel foyer.
- Ben sizi otelin giriş salonunda karşılayacağım.
- giriş salonu
- anteroom
Please hang your coat in the anteroom.
- Lütfen ceketinizi giriş salonunda asın.
- giriş sinyali
- input signal
- giriş sistemi
- input system
- giriş stratejisi
- (Hukuk) accession strategy
- giriş supabı
- inlet valve
- giriş supabı mech
- inlet valve
- giriş sıcaklığı
- inlet temperature
- giriş sınavı
- entrance examination
- giriş teli
- drop wire
- giriş transformatörü
- input transformer
- giriş valsi
- feeding roller
- giriş vizesi
- entry visa
- giriş yapmak
- make one's entrance
- giriş yapmak
- prelude
- giriş yapmak
- preface
- giriş yapmak
- prologuize
- giriş yelpazesi
- fan-in
- giriş yeri
- entrance
- giriş yeri
- gateway
- giriş yeri ile ilgili
- plug in
- giriş yok
- no entrance
- giriş çıkış
- entrance and exit; going in and out
- giriş çıkış
- entrance and exit
- giriş öbeği
- entry block
- giriş ücreti
- admittance
- giriş ücreti
- admission
There is no admission fee for children under five.
- 5 yaş altı çocuklar için giriş ücreti yoktur.
You must pay the admission fee here.
- Buraya giriş ücreti ödemelisiniz.
- giriş ücreti
- cover charge
- giriş ücreti
- entrance fee, admission
- giriş ücreti
- entrance fee; admission
- giriş ücreti
- admission fee
There is no admission fee for children under five.
- 5 yaş altı çocuklar için giriş ücreti yoktur.
You must pay the admission fee here.
- Buraya giriş ücreti ödemelisiniz.
- giriş ücreti ne kadar
- How much is admission
- giriş ücreti var mı
- Is there a cover charge
- giriş/çıkış
- input/output
- gir
- come in
May I come in? Yes, certainly.
- İçeri girebilir miyim? Evet, kesinlikle.
We didn't hear you come in.
- İçeri girdiğini duymadım.
- giriş müziği
- fanfare
- bedava giriş bileti
- paper
- analog giriş
- analogue input
- analog giriş
- (Bilgisayar,Teknik) analog input
- genel giriş
- (Askeri) public access
- gir
- (Bilgisayar) sign in
- gir
- (Bilgisayar) retype
- giriş izni
- entrée
- giriş yapmak
- get going
- giriş yapmak
- enter into
- girişler
- (Spor) approaches
- izinsiz giriş
- (Kanun) trespass
- izinsiz giriş tespit sistemi
- (Askeri) intrusion detection system
- kemerli giriş
- archway
- makul günlük giriş
- (Çevre) acceptable daily intake
- seri giriş
- (Bilgisayar) serial in
- ses giriş
- (Bilgisayar) audio in
- toplu giriş
- batch input
- toptan giriş
- (Bilgisayar,Teknik) batch input
- yetkisiz giriş
- unauthorized access
- gir
- incur
- gir
- got into
Tom broke the door window, reached inside, unlocked the door and got into the car.
- Tom kapı camını kırdı, içeriye girdi, kapının kilidini açtı ve arabaya bindi.
He got into this school in September last year.
- Geçen yıl eylül ayında bu okula girdi.
- gir
- get into
Tom studied hard so he could get into college.
- Tom çok çalıştı böylece üniversiteye girebildi.
It's possible that Tom will get into Harvard.
- Tom'un Harvard'a girmesi mümkündür.
- gir
- fallen under
- gir
- {f} enter
For our children to be safe, please do not enter adult sites.
- Çocuklarımızın güvenliği için, lütfen yetişkin sitelerine girmeyin.
One hundred and fifty people entered the marathon race.
- Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
- gir
- gone into
- gir
- fell under
- gir
- fall under
- gir
- go into
Let's not go into details.
- Ayrıntıya girmeyelim.
I saw Jane go into her classroom with a smile.
- Jane'nin tebessümle sınıfana girdiğini gördüm.
- gir
- went into
- giriş izni
- entree
- giriş izni
- admittance
No admittance during the performance.
- Gösteri boyunca giriş izni yoktur.
- giriş çıkış
- i 0
- bilişsel giriş davranışları
- (Eğitim) Cognitive entry behaviours
Cognitive entry behaviour is a very famous term in mastery learning theory.
- girişler
- inputs
- girişler
- entries
Entries are now being accepted.
- Girişler artık kabul edilmektedir.
- misafir giriş
- guest login
- serbest dolaşıma giriş beyannamesi
- (Ticaret) declaration of release for free circulation
- serbest dolaşıma giriş rejimi
- (Ticaret) release for free circulation
- Avrupa Birliği'ne giriş
- (Hukuk) Access to the European Union
- Gecikmeli Giriş Programı; konuşlanmış
- (Askeri) Delayed Entry Program; deployed
- Silahlı Kuvvetler İmtihan ve Giriş Yeri
- (Askeri) Armed Forces Examining and Entrance Station
- abone giriş kablosu
- (Bilgisayar) leading in cable
- abone giriş kablosu
- leading-in cable
- anten giriş teli
- lead in
- araba güvertesine giriş yasak
- No access to car decks
- bina giriş yolu
- (İnşaat) building way
- delikli kartla verilen giriş
- (Elektrik, Elektronik) card input
- delikli yakıt giriş vidası
- (Otomotiv) fuel inlet hollow screw
- deniz nakliyesini geliştirme programı; muhabere giriş paneli; olası küresel hata
- (Askeri) sealift enhancement program; signal entrance panel; spherical error probable
- dizin giriş kodları
- (Bilgisayar) index entry codes
- ekipman giriş akımı
- (Elektrik, Elektronik) equipment input current
- emniyetli telefon ünitesi (STU) giriş kontrol sistemi
- (Askeri) secure telephone unit (STU) access control system
- engelle giriş
- (Bilgisayar) disable input
- engelliler için giriş var mı
- Is there access for the disabled
- enjeksiyon giriş borusu
- grout supply pipe
- form giriş metni
- (Bilgisayar) form input text
- gayrimenkullere giriş
- (Hukuk) entry onto the premises
- geç giriş
- (Ticaret) postdate entry
- gümrük giriş kaydı
- entry inwards
- güçlendirici ön giriş stratejisi
- (Hukuk) reinforcing pre-accession strategy
- ikili giriş
- (Spor) entering by apair
- işe giriş saatini yazan makine
- telltale
- kablo giriş paneli; dairevi hata ihtimali; Orta Avrupa Boru Hattı
- (Askeri) cable entrance panel; circular error probable
- kalorifer giriş hortumu
- (Otomotiv) heater inlet hose
- kilise giriş salonu
- Galilee
- limana giriş veya çıkış izni almak
- clear
- mikrofon giriş düzeyi
- (Bilgisayar) microphone input level
- mikrofon giriş sessiz
- (Bilgisayar) mic in mute
- mikrofon giriş ölçer
- (Bilgisayar) microphone input meter
- mono giriş
- (Bilgisayar) mono in
- muhasebe giriş kayıtları
- (Ticaret) accounting entries
- nakit giriş yevmiyesi
- (Ticaret) cash receipts journal
- orta giriş köprü
- (Askeri) medium girder bridge