geçerlik

listen to the pronunciation of geçerlik
Turkish - English
validity, effectiveness, cogency
validity, currency
currency, validity, being in effect
effectiveness
currency, being in circulation
currency
availability
validity
acceptability, being in demand
sound
legitimacy
geçerlik denetimi
validity check
geçer
passing

Ken saved his face by passing the examination. - Ken sınavı geçerek yüzünün akıyla çıktı.

He amazed everyone by passing his driving test. - Sürücü sınavını geçerek herkesi şaşırttı.

geçer
valid

Tickets are valid for just two days, including the day they are purchased on. - Biletler, alındığı gün de dahil olmak üzere sadece iki gün geçerlidir.

You ought to think over whether the premise is valid or not. - Önermenin geçerli olup olmadığı üzerinde düşünmelisin.

geçer
in force

The Julian calendar was in force in Russia. - Jülyen takvimi Rusya'da geçerliydi.

geçer
received
geçer
current

If there's something more terrifying in the world than eternity, then it's probably the current progress of my diploma thesis. - Dünyada sonsuzluktan daha korkunç bir şey varsa, o zaman bu muhtemelen benim diploma tezinin geçerli ilerlemesidir.

The old belief is still widely current. - Eski inanç hala yaygın olarak geçerlidir.

deneysel geçerlik
(Dilbilim) empirical validity
geçer
acceptable
geçer
current, in circulation, in common use
geçer
desired, acceptable, in demand, popular, in vogue
geçer
current; valid, in force; desired, acceptable
geçer
passable

He speaks passable French, but he is clearly more fluent in German. - O, geçerli Fransızca konuşuyor ama o anlaşılır biçimde Almancada daha akıcı.

Although I speak passable French, don't expect me to be able to give a speech at Jérôme's wedding. - Geçerli Fransızca konuşmama rağmen benim Jérôme'nin düğününde konuşma yapabileceğimi bekleme.

geçer
running
geçer
OK, OK
geçer
rife
sözü geçerlik
influence, power
geçerlik
Favorites