Turkish - English
Definition of gani̇met in Turkish English dictionary
- ganimet
- booty
The thieves divided their booty.
-Hırsızlar ganimetlerini böldü.
- ganimet
- loot
The thieves split up their loot.
-Hırsızlar ganimetlerini böldü.
This is your share of the loot.
-Bu senin ganimet payın.
- ganimet
- prize
- ganimet
- plunder
- ganimet
- capture
- ganimet
- godsend
- ganimet
- spoil
- ganimet
- pillage
- ganimet
- trophy
- ganimet
- spoils, booty, loot, plunder, trophy, capture
- ganimet almak
- prize
- ganimet almak
- seize
- ganimet almak
- to seize, capture
- ganimet almak
- capture
- ganimet almak
- make prize of
- ganimet bilmek
- to look on (an occasion) as a godsend; to seize (an opportunity)
- ganimet olarak almak
- pillage
- ganimet olarak elde edilen para
- prize money
- ganimet
- swag
- ganimet
- haul
- ganimetler
- booty
- fırsatı ganimet bilmek
- to seize the opportunity
- fırsatı ganimet bilmek
- seize the opportunity
- fırsatı ganimet bilmek/saymak
- to seize the opportunity
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of gani̇met in Turkish Turkish dictionary
- (Osmanlı Dönemi) Harpte düşmandan alınan mal
- (Osmanlı Dönemi) Çalışmaksızın ele geçen nimet
- ganimet
- Savaşta düşmandan zorla ele geçirilen mal
- ganimet
- Savaşta düşmandan ele geçirilen mal
- ganimet
- Bir rastlantı sonucu ele geçen kazanç veya imkân
- ganimet
- Yağma sonrasında elde kalan mal, çalıntı