Rome was not built in a day.
- Roma bir gün içinde kurulmamıştır.
We must sleep at least seven hours a day.
- Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.
This room doesn't get much sunlight.
- Bu oda çok fazla güneş ışığı almıyor.
Sunlight brightens the room.
- Güneş ışığı odayı aydınlatıyor.
My grandfather gave me a birthday present.
- Büyükbabam bana bir doğum günü hediyesi verdi.
I got you a pen as a birthday present.
- Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.
Today is a sunny day.
- Bugün güneşli bir gün.
As everyone knows, today is a very significant day for us.
- Herkesin bildiği gibi, bugün bizim için çok anlamlı bir gündür.
Sunshine is beneficial to plants.
- Güneş ışığı bitkiler için faydalıdır.
This room doesn't get much sunshine.
- Bu oda çok fazla güneş ışığı almaz.
These medicines should be taken three times a day.
- Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalı.
How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
Sami will maintain his innocence until the day he dies.
- Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.
Tom had a date for Valentine's Day.
- Tom'un sevgililer günü için bir randevusu vardı.
Which is the date of your birthday?
- Doğum günün hangi tarih?
A warm, sunny day is ideal for a picnic.
- Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir.
What a beautiful sunset!
- Ne güzel bir günbatımı!
I'm worn out, because I've been standing all day.
- Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.
There is nothing like a glass of beer after a whole day's work.
- Bir tam günlük çalışmadan sonra bir bardak bira gibi bir şey yoktur.
Merih güneşten dördüncü gezegendir.
- Mars güneşten dördüncü gezegendir.
Güneşli olsa da hava soğuktu.
- Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.