fearful; apprehensive; suspicious

listen to the pronunciation of fearful; apprehensive; suspicious
English - Turkish

Definition of fearful; apprehensive; suspicious in English Turkish dictionary

doubtful
şüpheli

Bayan Harris oğlunun geleceği hakkında çok şüpheli. - Mrs. Harris is very doubtful about her son's future.

Onun gelip gelmeyeceği konusunda şüpheliyim. - I am doubtful whether he will come.

doubtful
{s} kuşkulu

Hâlâ kuşkulu görünüyorsun. - You still look doubtful.

Maçın sonucu kuşkulu. - The result of the game is doubtful.

doubtful
kesin olmayan
doubtful
(Ticaret) şüpheli alacak
doubtful
güvenilmez
doubtful
kuşkulandıran
doubtful
kuşku duyan
doubtful
kuşku uyandıran
doubtful
(sıfat) şüpheli, kuşkulu, kararsız, tedirgin, sonucu kuşkulu
doubtful
{s} tedirgin
doubtful
{s} belirsiz; karanlık
doubtful
{s} sonucu kuşkulu

Maçın sonucu kuşkulu. - The result of the game is doubtful.

doubtful
(Askeri) ŞÜPHELİ, BELİRSİZ: Bir topçu veya deniz topçusu desteğinde, bir ileri gözetleyicinin, atım veya atımlar hakkında olumlu bir mesafe gözetlemesi elde edemediğini ifade için kullandığı bir terim. Bak. "sensing"
doubtful
sonucu şüpheli

Oyunun sonucu şüpheli. - The result of the game is doubtful.

doubtful
karanlık
English - English
doubtful
fearful; apprehensive; suspicious
Favorites