existing at all times without change; immutable

listen to the pronunciation of existing at all times without change; immutable
English - Turkish

Definition of existing at all times without change; immutable in English Turkish dictionary

eternal
{s} sonsuz

Hiçbir amacı yokmuş gibi görünen ama var olmaktan başka bir kaderi olmadığı da açık olan bir sonsuzluktaki sonsuz gelecekte neler olacak? - What will happen in the eternal future that seems to have no purpose, but clearly just manifested by fate?

Ayın üstünde, her şey sonsuz; altında, insanoğlu hariç bir şey yok. - Above the moon, everything is eternal; below, there is nothing save mortality.

eternal
{s} ebedi

Bizim zafer ebedi olacaktır. - Our glory will be eternal.

Dostluğumuz ebedî olsun. - May our friendship be eternal.

eternal
{s} ölümsüz

Tek başına değişim, sürekli, sonsuz ve ölümsüzdür. - Change alone is eternal, perpetual, immortal.

at all times
daima

Leyla yanında daima o silahı taşıyordu. - Layla carried that gun with her at all times.

eternal
müebbet
eternal
sonrasız
eternal
öncesiz sonrasız
eternal
hiç bitmeyen
at all times
her zaman

Mary dizüstü bilgisayarını her zaman yanında bulundurur. - Mary keeps her laptop with her at all times.

Her zaman çevrenize dikkat edin. - Pay attention to your surroundings at all times.

eternal
the Eternal City Roma the eternal triangle evli bir çift ile bunlardan birinin sevgilisi
eternal
daima
eternal
{s} baki

Savaşlar gelir ve gider, ancak askerler baki kalırlar. - Wars come and go, but soldiers stay eternal.

eternal
{s} ölmez
eternal
daimi

Eric daimi bir iyimserdir. - Eric is an eternal optimist.

eternal
Allah
eternal
ebedi varlık
eternal
başı ve sonu olmayan
eternal
{s} ebedi ve ezeli, başı ve sonu olmayan, ölümsüz
eternal
eternally ebediyen
English - English
eternal
existing at all times without change; immutable
Favorites