Tom coşkulu, değil mi?
 - Tom is enthusiastic, isn't he?
Onun konuşması coşkulu alkışlarla karşılandı.
 - His speech met with enthusiastic applause.
Sen çok istekli görünmüyorsun.
 - You don't seem very enthusiastic.
O duygularını sakladı ve istekliymiş gibi davrandı.
 - He hid his emotions and pretended to be enthusiastic.
Tom hevesli görünüyor.
 - Tom seems enthusiastic.
George yeni işi hakkında çok hevesli.
 - George is very enthusiastic about his new job.