Siz insanları anlamıyorum.
- I do not understand you.
Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?
- Are you a teacher or a student here?
Artık seni sevmiyorum.
- I don't love you anymore.
Artık seni sevmiyorum.
- I don't like you anymore.
Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
- I will teach you to play chess.
Bu kitabı sana vereceğim.
- I will give you this book.
Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- I know that you're a teacher.
Sizinle yaşamayı seviyorum.
- I love living with you.
Artık seni sevmiyorum.
- I don't like you anymore.
İstasyona giderken ben seni geçtim.
- I can beat you to the station.
Ben size yardımcı olmaktan mutlu olurum.
- I will be glad to help you.
Size patatesleri haşlayacağım.
- I'll boil you the potatoes.
Hepiniz kendinizden utanmalısınız.
- You should all be ashamed of yourselves.
Siz ikiniz kendinizden utanmalısınız.
- You two should be ashamed of yourselves.
I'll miss you very much if you go.
- Ich werde euch sehr vermissen, wenn ihr geht.
As soon as they return, I will telephone you.
- Sobald sie zurück sind, rufe ich euch an.