The event affected his future.
 - Olay onun geleceğini etkiledi.
Worry affected his health.
 - Endişe onun sağlığını etkiledi.
Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature.
 - Adayı her ziyaret edişimde, doğanın güzelliğinden etkilendim.
I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
 - Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
Worry affected his health.
 - Endişe onun sağlığını etkiledi.
Most living creatures in the sea are affected by pollution.
 - Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.
I think that our living together has influenced your habits.
 - Sanırım birlikte yaşamamız alışkanlıklarını etkiledi.
That was probably what influenced their decision.
 - Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.