erörterung

listen to the pronunciation of erörterung
German - Turkish
English - Turkish

Definition of erörterung in English Turkish dictionary

argument
argüman

Uyuşturucu ile ilgili suçlar konusunda Doyle'nin çalışmasında sunulan argüman bir beyaz kağıt olarak ilk kez yayımlandı. - The argument presented in Doyle's study was first published as a white paper on drug-related crimes.

Onun argümanı gerçeklere dayalıydı. - His argument was based on facts.

argument
sav

Savaş için bir kanıt sundu. - He presented an argument for the war.

Bu bilgi savunma için önemsizdir. - This data is immaterial to the argument.

argument
tartışma

Tartışma geçersizdir. - The argument is full of holes.

Tartışma hızla kontrolden çıktı. - The argument quickly got out of control.

argument
{i} kanıt

Savaş için bir kanıt sundu. - He presented an argument for the war.

argument
{i} iddia

Bu fikir benim iddiamın temelidir. - This idea is the basis of my argument.

Onun iddiası seninkinden daha radikal. - His argument is more radical than yours.

argument
atışma
argument
hüccet
argument
(Bilgisayar) değişken
argument
yargılama
argument
(Dilbilim) katılan
argument
akıl yürütme
argument
(Dilbilim) öznelik
argument
anlaşmazlık
argument
münakaşa
argument
düşünme
argument
{i} konu

O tartışmayı yaptığımızdan beri Tom benimle konuşmadı. - Tom hasn't talked to me since we had that argument.

Bu tartışma etkili konuşma sanatından başka bir şey değil. - This argument is pure rhetoric.

argument
müzakere
argument
bağımsız değişke argüman
German - English
discussion
argument
argumentation
canvassing