Turkish - English
Definition of elverişsiz in Turkish English dictionary
- unfavorable
- unfit
The doctor said that I'm unfit for duty.
-Doktor görev için elverişsiz olduğumu söyledi.
- unsuited
- inadequate
- incapable
- unhandy
- disabled
- insusceptible
- unsuitable; inconvenient
- inconvenient
- unsuitable
- disadvantageous
- unfavourable [Brit.]
- ineligible
- inconvenient, unsuitable, adverse
- unpropitious
- adverse
- cumbersome
- inexpedient
- (Bilgisayar,Teknik) intrusive
- impractical
Compared to her, I am very impractical.
-Ona göre, çok elverişsizim.
- unfairable
- {s} unfavourable
- elverişsiz durum
- handicap
- hizmete elverişsiz
- unserviceable
- askerliğe elverişsiz
- draft exempt
- açılmaya elverişsiz gemi
- coffin
- coğrafya bakımından elverişsiz devletler
- (Hukuk) geographically disadvantaged states
- denize açılmaya elverişsiz
- unseaworthy
- hizmete elverişsiz ordu malı
- (Askeri) unserviceable property
- tarıma elverişsiz aşırı sulak arazi
- swamp
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of elverişsiz in Turkish Turkish dictionary
- Uygun olmayan, uygun gelmeyen
- Uygun olmayan, uygun gelmeyen: "En elverişsiz noktada idi, ama ister istemez döndü."- T. Buğra
elverişsiz
Hyphenation
el·ve·riş·sizPronunciation
Resimler
History
Favorites